"SAGIM SOLUM SOBE!"

Erdal Yavuz

 

"Dogru"lar ve "yanilmazliklar"in varligi tarih boyunca her toplumsal mücadele ve toplumu yeniden kurgulama sürecinin olmazsa olmaz 'bütünlesme' kosuludur

 

Solun "yanilmazlik" sendromunun tedavi konusu bir "hastalik" (yaslilik?!!) olup olmadigi iki haftadir gündemde, ve degi$ik tepkilerle tartisiliyor.

 

Bu, "düsünce"ler ve reel kosullara uyumlu veya uyumsuz "davranislar" sorunsalinin tam da Dünya'nin yeni olusumlara gebe oldugu bir "safak vakti" sorgulanmasidir. Ama kurgulanmasi ve içerigi sanki "aksamdan kalma"dir.

 

Ideolojik yeralislarla ilgili böyle bir konuyu sadece bir döneme ve döngüsel bir sendroma özgü ele almanin yanilticiligi tartismanin taraflarini da kaçinilmaz olarak kendi "mevzi"lerinde tutmaktadir.

 

Konuya toplumsal degisim süreçlerinin bilinciyle bakmaya çalisirsak görünen sudur: Bütün tarihsel dönemler kaynagini "mülkiyet" ve "statü" iliskilerinin belirledigi egemenlikler ve egemenliklerin dayandigi "mesruiyet dogru"lari çerçevesinde olusmustur.

 

Çok eskilere gitmeden oldukça iyi bilinen bir örnege bakalim. Ortaçag Bati'sinin feodalizmi, egemenlik kaynagini Tanrisal iradenin olusturdugu ve sorgulanamaz dinsel dogrularin günlük hayatin ayrintilarina kadar tüm yapiyi belirledigi bir dönemdi.

 

Ticari sermaye birikiminin ortaya çikardigi burjuvazi siyasal mücadelesinde eski "ilahi" dogrularin yerine "dogal yasa"larin toplum davranislarini da belirledigi ve bundan kaynaklanan "dogal hak"larin iktidarin mesruiyetini olusturdugu savini mücadelesine payanda yaparken de "yanilmazlik" sahibiydi.

 

Ulus devletlerin olusum sürecini belirleyen bu "pozitivist" söylem ikiyüz yildir Türkiye'nin modernlesmesine de hakim olan "Batici" "ilerici" dogrular olarak yeralmistir ve yanilmazligi tartisilmaz olarak sürdürülmektedir.

 

Dogrular vardir tartisilamaz ve bu dogrulari bilenler iktidara da sahip olmalidir. "Mutlak"lastirilmis bu dogrulari yadsiyanlar "düzen"e ters düserler. Dislanir veya ezilirler.

 

Sosyalist dünya görüsü de 19. yüzyilda tipki geçmis yüzyillarda burjuvazinin iktidar mücadelesini bireyin mülkiyet ve dolayisiyla katilim haklarina dayandirdigi gibi çikis noktasini yine "mülkiyet" üzerinde olusturdu. Bu defa "mülksüzlestirilmisler"in mülkiyete ve iktidara "ortak"liginin mücadelesi sözkonusuydu.

 

Tipki "Aydinlanma Çagi"nin "pozitivist" dogrulari gibi dönüsümler çaginin da "diyalektik maddeci" dogrularinin olmasi kaçinilmazdi.

 

Burada bir parantez açarak Türkiye'deki "sol" hareketin "yenik baslama sendromu!"nun tavir alislardaki dogmalara ve dünyaya bakislarindaki yanilgılara degil, belki de kaçinilmasi zor bir yanlis algilamaya, yani, tarihsel süreç boyunca bu topraklarda gerçek bir "mülksüzlesme" ve "proleter"lesme sürecinin yasanmamis olduguna ve geleneksel otoriter kültürün belirleyiciligine baglamanin daha dogru oldugunu söylemek isterim.

 

"Dogru"lar ve "yanilmazliklar"ın varligi tarih boyunca her toplumsal mücadele ve toplumu yeniden kurgulama sürecinin olmazsa olmaz "bütünlesme" kosuludur ve hiç bir toplumsal yapilanma bu göreli "tartisilmaz dogru"lar olmadan hayata geçirilemez. Tipki 1980'lerden beri "fetis"lestirilen ve dogrulugunun tartisilmasi tabu haline getirilip karsi çikanlarin cehalet ve geri kalmislikla suçlandigi "serbest pazar" ve "globallesme" ideolojisi gibi.

 

Kitabilige ve dogmatik dogrulara karsi "süphecilik" ilk bakista tutarli görünse de gelismelere sadece içinde yasanan sInIrlI zamanlar açisindan bakanlarin sigindigi bulutlarüstü bir konumdur ki, yeniden kurgulama ve yapici sorgulamalarin asil anahtarlari asagida kalmistir.

 

Elbette ki degisen kosullar ortasinda bir "bukalemun" olmaktansa uzaktan gözleyen süpheci kus olmak yegdir ama o uzaklar, gerçekte yasayan ve yasananlarin bir "natürmort" olarak algilanmasina neden olur.

 

Her toplumsal geçis süreci kendi dinamikleri içinde "dogru"lari ve dolayisiyla yanilmalari ve hamhayalleri içerse de belki de sadece o göreli "yanilmazliklar"dir ki yeni dogrulari içinde deneme ve yanilmalarla yetistirip dünyaya getirebilir.

 

Geçis dönemleri karanliginın belirsizlik ve tedirginliklerinden sonra sersemlestigimiz her safak vakti, yasamin gerçekleri herkesi saklandigi yerde yakalar ve "sobe"ler.

 

Artik tarihsel süreç içinde (elbette ki geçici), yeni "dogru"lara dogru yeniden kosturmamizi saglayacak yollar da yeniden belirmeye ve aydinlanmaya baslamistir.

 

Not: Yazardan izin alinmistir.

 

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa