Erkek
kadinin stand-up'çisi mi?
Resat
Çalislar
Erkekler,
garip bir "platform"da birbirlerine karsi sürekli "maç
yapiyor"
Toplumumuzun
belirli bir kesiminde, genç erkeklerin kadinlara karsi bir ezikligi var. Yas
grubu ne kadar küçülürse, ezikligin dozu o kadar yükseliyor. Sadece sevgililik
iliskileri açisindan degil, en genel anlamda sosyallik ve arkadaslik açisindan
bile geçerli olan bir durum bu. Çogu genç erkegimiz için (entelektüel bile
olsa) "kaliteli sosyallik" ile "kalitesiz
sosyallik" arasinda ayrim, çogu zaman sadece su anlama geliyor: Bol kiz
içeren bir arkadas grubuna takilmak ile az kiz içeren (ya da hiç içermeyen) bir
arkadaş grubuna takilmak. Iyi bilinen, ama itiraf edilmeyen bir aci gerçek bu.
Kizli-erkekli
arkadas gruplarinda, (bazi çok züppe gruplar hariç), çok çirkin, çok cahil,
kaba saba ve çok tutucu olmayan her kadin, "silik" de olsa,
genelde kabul edilir. Buna karsin, erkegin bazi özelliklere sahip olmasi ve
bunlari ortaya koymasi, -tabii açikça dile getirilmeden- bir eleme kriteri
olarak sart kosulur. Beklenen özellikler, ortamdan ortama degisir. Bazi
ortamlarda para ve statü simgeleri, bazi ortamlarda belirli bir giyim ve müzik
tercihi, bazi ortamlarda kültürel düzey daha belirleyici olabilir. Hep önemli
olan bir sey de, espri yetenegi tabii. 25 yas altindaki bir kadinin sadece
sevgili bulmasi degil, istedigi sekilde sosyallesmesi de, 25 yas altindaki bir
erkekten çok daha kolay. Tabii, üzerinde asiri bir aile baskisi olmadigi ve
biraz kendine güvendigi sürece. Bunun neden böyle oldugu, basli basina bir yazi
konusu.
Nefes
alabilecek oranda (örnegin en azindan yüzde 30-35) kiz içeren bir arkadas
grubuna girmek ve hatta siradan bir kizin sempatisini kazanmak bile, biraz
olsun parlamayi gerektirebiliyor. Erkekler, stand-up sahnesi ve tartisma
kürsüsü karisimi bir "platform"da birbirlerine karsi sürekli "maç
yapiyorlar" adeta. Tabii, stand-up orani, genelde tartisma oranindan
daha yüksek oluyor. Belki sadece çok yakI$Ikli ya da zengin erkekler, böyle bir
mücadeleye ihtiyaç duymadan da ilgi çekebiliyor. Maç, zaman zaman çok acimasizlasabiliyor.
Ilginç bir nokta da su: Cinsellik, çevredeki diger erkekleri stand-up malzemesi
yaparak kadinlarin gözünde parlamaya çalisan erkegin tek hedefi olmayabiliyor.
Hatta belki birinci hedefi bile olmayabiliyor. "Kadin olsun tastan
olsun" mantigi ve hatta "kadinlar için her seyi yaparim"
mantigi, sadece cinsellik boyutunda degil, en basit anlamda arkadaslik
boyutunda bile geçerli olabiliyor.
Hakemin attigi
gol sayilmaz
Kadinin,
sahnede sergilenen oyuna müdahale gücü bir bakima çok yüksek. "Muhabbetin
baydigini" hissettirmesi, erkekleri oyunun içerigini degistirmeye,
temposunu ya da kalitesini yükseltmeye zorlamak için yeterli bir silah. Ama,
kadinin oyuna yaptigi müdahaleler, çogu zaman, bir tartisma programinda
sunucunun tartismaya yaptigi müdahelelere benziyor: Kadin, tartismanin, sovun
ve mücadelenin disinda, tarafsiz bir konumda duruyor. Sunucu, yorumcu, seyirci,
hakem, jüri üyesi ya da ödül gibi.
Kadinin,
erkege, erkeklerin birbirlerine yaptiklarina benzer sekilde, arada bir "laf
koymasi", bunu zekice yapsa bile, sistemi kirmak için yeterli degil.
Erkegin iç sesi, böyle durumlari sinirsiz ve umursamaz bir sekilde "O
bana laf koysa ne olacak" diye yorumluyor. Erkek, "hakemin
attigi gol sayilmaz" düsüncesiyle, kendini gol yememis gibi
hissediyor. Kadinin, oyunun sistemini sarsabilmesi için, daha radikal seyler
yapmasi gerekiyor. Ama, bunu ne kadar istedigi, apayri bir soru. Sonuçta,
varolan sistem, kadin için, en azindan bir anlamda, çok avantajli. Kendini aykiri
olarak tanimlayan bazi kadinlar bile, bu sistemin kendilerine yakistirdigi
konuma göre davranabiliyorlar. Belki farkina varmadan, belki farkina varmiyormus
gibi yaparak.
Dünyanin çogu
yerinde biraz var olan bu sistemin, ülkemizde, özellikle de gençligin belirli
bir kesiminde, çok güçlü oldugunu düsünüyorum. Erkekler arasinda sürekli bir
gerginlige yol açan bir sistem bu. "Ezilen erkekler"in ruhunu
karartan, kadinlarin ise islerini asiri kolaylastirarak yaraticiliklarini
frenleyen bu sistemden tamamen yarar saglayan tek bir kesim var: Parlayan
erkekler. (Gerçi, kimin ne zaman parlayip kimin ne zaman sönecegi de belli
olmaz tabii...) Erkekleri birbirine neredeyse düsman kilan ve erkek ile kadin
arasinda arkadas iliskisinden çok "yarismaci-jüri iliskisi"
tipinde bir iliskinin olusmasina yol açan bu sistemin en az engelledigi arkadaslik,
kadinlar arasindaki arkadaslik. Tabii, kadinlar arasinda da baska biçimlerde acimasiz
rekabetler yok degil. Ama bana sanki -en azindan- bazi açilardan- erkekler arasindaki
kiskançlik ve gerginlik daha siddetliymis gibi geliyor.