Su ABD
düsmanlari yok mu!
Salman Rüsdi
Geçen gün
kalktim gazeteye bir baktim ki; 11 Eylül kiyimlarina getirilen 'darbe' ya da
'Amerika bunu hak etti' yorumlarinin coskulu savunucusu, eski devrimci Tarik Ali,
Christopher Hitchens ve Martin Amis'le birlikte beni, Britanya liberal
medyasinin 'dalkavuklastirdiklarindan' yapmis. Üstünden pek geçmedi ki baska
bir solcu gazeteci bu cigeri bes para etmez adami 'parlak' diye nitelemeye
kalkti; bir üçüncüsü de Taliban'in düsüsü karsisindaki memnuniyetimi 'erken
zafer kutlamasi' diye yorumladi.
John
Lloyd'un kisa süre önce New Statesman'da yazdigi gibi: "Avrupa'da sol
entelektüellerin çogu Amerika'yi modern dünyanin en büyük tehlikesi olarak
görüyor." Ancak Afganistan'in, kendini Bati medeniyetinin çökertilmesine
adamis asalak bir terör örgütü tarafindan alikonmasina izin veren, belki de
dünyanin en zalim rejimi Taliban olmustu. ABD'nin bu sabit fikirlileri
temizlemesi, basinda, simdiye kadarkinden daha iyi ele alinmayi hak ediyor.
Britanya gazetelerinde ucuz sloganlar ve alaylar, makul analizlerin önüne geçti
maalesef. Bu çok da önemli degildi; ta Amerika'nın sirtini savasa yaslayan ve
yabanci kanina susamis intikamci bir millet olarak tasviri
yayginlasincaya
kadar. Bu karikatürü yikmak önem arz ediyor; çünkü Amerika'nin disindaki dünya
için, genç, yasli, liberal, muhafazakâr Amerikalilarin kendi kisisel
trajedilerini ve küresel krizi nasil bir dengeyle yasadiklarini görmek önemli.
Amerikalilar
da farkinda
Son birkaç
hafta içinde dört Amerikan üniversitesini ve Washington D.C.'yi ziyaret ettim.
Burada hem Demokrat hem Cumhuriyetçi partiden kalabalik senatörler topluluguna
hitap etme firsati buldum. Bu yüzden entelektüel çevrelerde de, siyasi
çevrelerde de ne tür tartismalar yasandigini biliyorum. Evet, özellikle
Cumhuriyetçiler arasinda, ama sadece orada da degil, 'Hadi biraz Araplarla
savasalim' havasi oldugu dogru. Senatörlere, ABD'nin Saddam Hüseyin'in pesinden
gitmesinin gerekip gerekmedigi, bunu tek basina da yapabilecegi üzerine
konusacagimi söyledigimde, böyle olursa ne kadar da iyi olacaginı söyleyen
birden fazla büyük adam buldum karsimda.
Fakat,
Washington'daki iktidar koridorlarinin yani sira Harvard, Yale, Brown ve
Syracuse'in amfilerinde, bu yoldaki engellerle ilgili kaygilar da esit derecede
dikkate deger. Yönetimin 'terörle savas' politikasini elestirenler her geçen
gün daha da güçleniyor ve seslerini biraz daha yükseltiyor.
Tartismanin
kalbindeki paradoks bu iste: Kendinizi özgürlük ve adalet gibi yüce degerlerin
savunucusu olarak nasil sunacaksiniz, eger bu savunu esaret ve adaletsizlik
üretiyorsa? Amerika'nin dis politikasinin olusturulmasi sürecine katkida
bulunan gerçek 'dalkavuklar', daha önce de bu tür hatalara düstü. Mesela Iran'da
Sah rejimini desteklediler, ki bu Humeyni'nin devrimine yol açan bir politikaydi.
Sili'de Baskan Allende'ye yönelik darbeye arka çiktilar, bu da Pinochet
karabasanini mümkün kilan bir karardi. Ve daha kisa süre önce Cezayir'de Islamcı
köktencilere meylettiler. Bunu tekrarlamanin tehlikelerini biliyorlar.
Diktatör
lazim degil
Saddam ve
adamlari yerlerinden edilecekse eger; yerlerine on yillarca desteklenmek
zorunda kalmayacak bir rejim bulmak gerekiyor. Suudiler Saddam'a karsi, Iraklilarin
basini çektigi bir isyani desteklediklerini söylerken, demek istedikleri bu iste.
ABD bunu anliyor. Ama bugün ne yazik ki CIA'in baskin oldugu düsünme biçimine
göre bunun için güçlü bir asker gerekiyor. ABD çogu kimyasal savas konusunda
etkileyici bir maziye sahip sürgündeki eski generallerle temaslari artirirken,
ana muhalefet grubu olan, Ahmed Çelebi liderligindeki Irak Ulusal Kongresi'nin
Amerikan basininda yeni çikan bir haberde oldugu gibi 'etkisiz bir kumpanya'
diye nitelenip küçük görülmesinin sebebi de bu iste. Savas beylerinden yana yapilan
bu tercih, bu beyler bugün artik korkutuculuktan uzak olsalar da, Virginia'da
küçük restoranlara takiliyor ya da Almanya'da, Wuppertal'de adeta sürünüyor
olsalar da çogumuzu kaygilandiriyor.
E, ama
ücretli bir 'dalkavugun' Amerika'nin bu sert adam durusundan memnun olmasi
gerekmez mi? Kürtlere karsi kimyasal gaz kullanimindan sorumlu olabilecek eski
askerlerden faydalanilmasi konusunda neden bu kadar hassas olunsun ki? Bu tür
sorular, durumu hafifsemenin saçmaligini da ortaya koyuyor. Ben baskalari adina
konusamam, ama görüslerim son derece açik. Amerika, asagilik kimselerle yataga
girecekse, ahlaki seviyesini düsürür ve ahlaki seviye düserse de bütün tez
çöker. Çelebi grubunun Irak'ta yeterli destege sahip olup olmadiginı
bilemiyoruz, ama anlatilanlardan anlasilan Çelebi'nin generaller kadar 'saglam'
oldugu.
Bundan bir
ay önce Çelebi Dış Iliskiler Konseyi'ne Irak Ulusal Kongresi'nin, adaletin uzun
zamandir uzak tutuldugu bir ülkede adil bir toplum yaratmaya yeminli oldugunu
anlatti: "Biz, demokratik, çogulcu bir hükümet sisteminin yaratilmasindan
yanayiz. Irak'ta Kürtlerin kendi kimliklerini yasayabilecekleri, baska
cemaatlerin kendilerini güvende hissedebilecekleri federal bir sistemi destekliyoruz.
Kitle imha silahlarini kiniyoruz. Ulusal politikanin bir araci olarak terörizme
ve kuvvet kullanimina basvurulmasini kiniyoruz."
'Çete'nin
bilmedigi
ABD böyle
demokratlara güler, yeni diktatörleri bu demokratlara tercih ederse eger
insanlar Amerikalilarin sadece kendi güvenliklerini düsündügü, bu güvenlik adina
baskalarinin özgürlügünü kurban almaya bir kez daha hazir oldugu yargisina
varabilir. Bu yargiya varilirsa, Amerika'nin tezi çökmüs demektir. Amerika'nin
ulusal çikarlari, sadece ve sadece özgürlük ve adaletin savunusunda yatmakta.
Britanya'da ve baska ülkelerdeki 'Önce Amerika'yi suçla' çetesi, birçok
Amerikali'nin böyle hissettigini bilmeli. ABD hükümeti de bunu bilmeli ve
Amerikan halkinin kendilerini ötekinin yerine koyarak söylemeye basladiklarina
dikkat kesilmeli.