YANIK YAG KOKUSU

Mete Kaan Kaynar

 

1980 sonrasının "yeni-sol tahayyülü", ÖDP'nin başladığı yerden devam edecek gibi görünüyor. ÖDP'li veya ÖDP'siz

                 

ÖDP son aylarda bir dagilma süreci yasiyor. Çesitli gruplar parti yönetimini ve politikalarini eleştirerek partiden ayriliyor. Buzdaginin görünen kismi, Kasim'da gerçeklestirilen  1. Olaganüstü Kongre.

 

Ertugrul Kürkçü'nün de aralarinda bulundugu Maçka Inisiyatifi parti

yönetimini, "ÖDP'yi ÖDP yapan niteliklerden ayrilmakla" ve parti içi çogulculuğu yok etmekle suçlayarak ayrildi. Daha önce de bir grup benzer suçlamalarla partiden istifa etmisti. Bu grubun önemli isimlerinden Mihri Belli partiyi, geçtigimiz genel seçimlerdeki sonuçlarla yüzlesmekten dahi kaçmakla

elestiriyordu ayrilirken.

 

ÖDP alti yıl önce, basta TKP, Kurtulusçular ve Dev-Yol çizgisinden gelenler olmak üzere, solun 80 öncesindeki ana damarlarinin birlesmesi ile kuruldu. Bir araya gelen "farklilar" hiçbiri digerine dönüsmeden ve birbirleri üzerinde tahakküm kurmadan, ortak amaçlari için politika yapacaklar; sokagin, ezilenlerin sesini duyuracaklar; orada iktidar olacaklardi.

 

Partinin o günden beri önünde duran en önemli sorunlardan biri de bu sözde çogulcu yapisi oldu. Partinin bunu bir kazanim olarak göstermeye çalismasi bile alttan alta kaynayan bu sorunu ortadan kaldirmaya yetmedi. Çünkü ÖDP içerisinde bir araya gelen farklilar kendi farkliliklarından bir "ÖDP" kimligi çikarmakta hayli beceriksiz bir politika sergilediler. Parti sadece yüzde 0.7'lik genel seçim "basarisi" ile degil kendi içinden bir ÖDP "kimligi" çikarma yükümlülügü ile de yüzlesemedi. Sorunlar parti içi çogulculuk ve parti gibi olmayan parti söylemlerinin altina sigmayacak kadar büyüyünce de, partiden ayrilan gruplarin elestirilerini çok da hakli çikaran, tüzük ve politika degi$ikliklerine yönelindi. Parti, Sonuç Bildirgesi'ndeki ifade ile, bes yildir yapilan yanlisliklarla yüzlesme cesaretini göstermeye çalisti. Tüzük degi$ikligi de bu "cesaret!"in bir ürünüydü. Çünkü artik böylece, parti içerisindeki gruplarin, genel merkezin yürürlüge koydugu politikalar disinda eylem örgütlemesinin önü tamamen kapatiliyordu.

 

Özetle ÖDP çogulculugu, ayni kap içinde duran yag, seker ve un olmak olarak algiladi. Geçen alti yil içinde de parti yönetimi ocagin altini yakip, parti içerisindeki farkliliklari yakip kavurmadan, kabin içindekileri döküp saçmadan, bir helva yapmayi; farkli unsurlardan, unsurlarin kendisinden farkli bir yapi çıkarmayi beceremedi. Altinci yil ise cesaretini toplayip partiyi harli

atese sürerek hizla karistirmaya, alti yildir yapmasi gereken seyleri altinci yilda kotarmaya çalisti. Sonuçta, helva kokusu degilse de yanik yag ve un kokusu tüm partiyi sardi.

 

Oysa ÖDP'nin kendi bilesenlerinden bir ÖDP kimligi çikarmasi kendi varliginin devami için hayati ve er geç yüzlesmek zorunda oldugu sorunlardan biriydi. Bir ÖDP'li kimligi yaratmak genel merkezin ve partiyi olusturan gruplarin ortak düsünmesi tartismasi gereken bir sorun olmakla birlikte, parti içindeki (Yeni Yol, Toplumsal Özgürlük Platformu, Sosyalist Eylem Platformu, Sosyalist Alternatif, Sosyalist Politika gibi) platform ve fraksiyonların bu "sol" duyuyu gösterdigi de söylenemez. Bunun ÖDP'yi politika yapamaz hale getirip sIkI$tirdigi da bir gerçek.

 

ÖDP'ye üst kimlik

 

ÖDP'den ayrilan gruplara yöneltilecek en önemli elestiri de kanimca bu yöndedir: Partiyi siyasetin araci degil mekâni olarak gördüler. Siyaseti ÖDP "ile" yapilan bir eylem olarak degil ÖDP "içinde" yapilan bir faaliyet olarak bunu da çogulculuk olarak tanimladilar.

 

Sonuç olarak gerek ÖDP genel merkezinin alti yildir görmezden geldigi, görse de çözmek için yeterli basiret ve politikayi sergileyemedigi sorunlari bir çirpida çözmeye çalismasi, gerekse parti içindeki fraksiyon/platformlarin parti içi çogulcuk ve özerkligi sorumsuzca ve müsrifçe kullanmaya çalismalari son aylarda yasanan sonu hazirlayan faktörlerden biri oldu.

 

Alti yil içinde yapilmasi gereken bir ÖDP üst kimliginin olusturulabilmesiydi. Bu kimlik, kendisini olusturan unsurlardan beslenerek dogmus, onlarda can bulmus, fakat onlardan farkli ve onlarin yerini alan bir kimlik olmak zorundaydi. "Zorundaydi", çünkü partiyi yönetenlerin bu gerçegin ideolojiden de bagimsiz olarak "parti" denilen her örgütün er geç karsilasmak ve karsilastiginda da yüzlesmek zorunda oldugu bir gerçek oldugunu bilmesi gerekiyordu. 90'larin basinda ANAP da bu gerçekle yüzlesmek ve dört egilimden ANAP kimligi çikartmak için ugrasmak zorunda kalmisti. ÖDP için artik çok mu geç? Bilinmez ki. Fakat bilinen bir gerçek var ki o da ÖDP'nin herhangi bir sosyalist "parti" olmaktan çok, 80 sonrasi solun bir siyaset yapma "projesi" olarak ortaya çiktigidir. ÖDP ile veya ÖDP'siz, 1980 sonrasinin "yeni-sol tahayyülü", ÖDP'nin basladigi yerden devam edecek gibi görünüyor.

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa