KIBRIS
KIBRISLILARINDIR
Savarona
Levantino
Adali
her seyden önce adali, Kibrisli önce Kibrisli, sonra Türk veya Rum'dur
1974 yazinda
Burgazadali Rumlardan mütesekkil 40 kisilik bir kafileyle Karadeniz gezisine katilmistim.
Ebeveynlerim, yakin dostlari ve özellikle Sümela Manastiri'ni ziyaret etmek
isteyen söz konusu grupla Rize'deki çay tarlalarini gezdigimiz günün ertesi
sabahi Kibris 'Baris' Harekati'nin basladigini radyodan ögrenmistik.
Hatirlayabildigim
kadariyla kafiledeki gerginlik ve genel bir sessizlik hali otobüsümüze hakim
olmus, erkenden Istanbul'a dogru yola koyulmustuk. Megerse bizimkiler,
geçmisteki azinlik tecrübelerine dayanarak, soförün ihbari olasiliginda
fanatiklerin, ellerine geçen okkali firsati degerlendirebileceklerini
düsünmüşler, epey tasalanmislardi. Yol boyunca 'Vatandas, Türkçe konus'
kampanyasindan antrenmanli olarak sadece Türkçe konusulmus, bu arada Burgaz'da
yalniz olan agbim ve babaannem bir güvenlik önlemi olarak anneannem ve dedemin
evine siginmis, bizi beklemeye koyulmuslardi. Kazasiz belasiz Istanbul'a
vardigimizda tüm ahali gibi karartmaya ve televizyondan sözü Fikret Seneş'e
ait, Ayten Alpman'in aranjmani 'Memleketim'i dinlemeye talim ettik. Etrafta
Rumca konusmamaya gayret göstersek de harekati izleyen günlerde bazi Adalilar
bize surat asmislar, tavirlarini koymuslardi, eh ne de olsa sabikaliydik!
Burgaz
zamaninda has Rum adasi olarak ün salmisti. Dolayisiyla etrafi tamamiyla TC
topragi ile çevrili Marmara Denizi'nin içinde, dolayisiyla Kardak gibi kime ait
oldugu konusunda kusku götürmeyecek cografi bir konumda olmasina ragmen,
tepesine bir Türk bayragi dikilmisti. Söz konusu bayrak ahsap olup, çam
ormaninin ortasinda tüm Burgaz'a, KasIk Adasi'na hatta Heybeli'deki Ruhban Okulu'na
hakim, büyük bir bayrakti. Adanin tepesi daha önce 'Hristos' iken
bayragin oraya kondurulmasiyla 'Bayrak Tepe' oldu. (Ama bu arada adaya
Türkçe ismini veren tepedeki kuleyi andiran kalintilarin Rumca'daki karsiligi
'Pirgos'tur). Söz konusu bayrak adamizla bütünlesmis, kirmizisi ormanin
yesiliyle estetik bir bütünlük olusturmus, kendini herkese sevdirmisti. Tabii
ki bunu ancak yerinden sökülünce anladik. Tam da 90'li yillarda, uzayan
çamlarin arasinda kaybolacakken madenisiyle degistirildi. Bu defaki hem daha
büyüktü, hem de geceleri I$Iklandiriliyordu. Aslinda digeri misyonunu kismen de
olsa tamamlamis, yenisi baska amaçlara hizmet ediyordu, ama konumuz bu degil.
Türkiye'nin
uydusu
Geçen sene
KKTC'ye gitmeye karar verdim. Esas amacim bölgenin iklimini, flora ve faunasini
incelemekti ama Adadan yükselen bazi çatlak sesler dikkatimi çekmiyor degildi.
Adaya gitmenin politik yönden isabetli olmadigini söyleyenler de vardi ama ben
kendi izlenimlerime sahip olmak istiyordum.
Lefkosa'nin
tarihi dokusunu hakkiyla temsil eden suriçi gündüz hareketli, gece korkutucu,
itici. Söz konusu bölgede çarsilar ve isyerleri bosaldiginda bekar evleri adeta
cosuyor, Türkiye'nin özellikle dogusundan gelen insaat isçileri, anavatanin
istemedigi bazi sahislar bölgenin mutlak hakimi olduklarini hissettiriyorlardı.
Bir 'bayan' olarak varligim epey sorgulandi. Sur disi ise kiyi
seridimizde sIkça rastlanan mantar yerlesim merkezlerimizden farksizdi.
Adada
konustugum Kibrislilar gidisattan hiç hosnut olmadiklarini, ada ekonomisinin
tamamiyla çöktügünü, üretimin durdugunu, Türkiye'ye muhtaç bir uydu olarak
yasadiklarini söylediler. Fiyatlarin anavatana göre daha pahali oldugunu sahsen
ben de tespit ettim. Devletin Türkiye'den göçü
destekledigini,
her geçen gün artan bu göçle kendilerinin azinlikta kaldiklarini ifade ettiler.
Eskiden ada huzurlu ve güvenli bir yerken simdi siddet olaylarinin,
hirsizliklarin, trafik kazalarinin arttigini belirttiler. Gazinolarin adaya
kabul edilmesiyle söz konusu olumsuzluklarin ivme kazandiginin altini çizdiler.
Durum beni
çok sasirtmadi, ne de olsa Osmanlilardan beri adalar sürgün yeri olarak
görülmüs, Kinali'ya verici, Imroz'a hapishane, Kibris'a da kumarhane uygun
görülmüstü. Bozkir kökenli Türk insani denize daima temkinli yaklasmis, hele dört
bir yani suyla kusatilmis adalardan hiç haz almamistir. Dolayisiyla oralara
zorla yerlestirilen vatandaslarimiz uyum saglayamamis, mutsuz olmus, bazilari
kendilerine imtiyazlar saglansa da hürriyetlerinin sinirlandigini,
lostrofobilerinin arttigini hissederek hapçi olmayi veya kaçmayi tercih
etmislerdir.
Oysa adalilik
sInIrlari en belirgin varolus ve yasama biçimi olarak digerlerinden ayrilan
özel bir konuma sahiptir. Adalilar vatanlarinin disina çiktiklarinda huzursuz
olurlar, baska bir adada olmak bile onlar için teselli olur, adalilik boyutu
onlari rahatlatir. Fiziki açidan asla genisletilemeyecek alandan kaynaklanan sInIrlandirilmalara
göre sekillenirler, ada adabini iyi bilirler, ne de olsa ada ahalisi genis
anlamda bir aile gibidir. Disaridan geleni aralarina çok zor kabul ederler,
hatta dislarlar. Taa ki adaliligin ne oldugunu anlayana kadar, bu da birkaç
nesil ister.
Önce adali
sonra Türk
Dolayisiyla
adali her seyden önce adali, Kibrısli önce Kibrislı, sonra Türk veya Rumdur.
Kaldi ki Kibrislilarin tarihine bakildiginda tüm Akdeniz irklarini, hatta
baskalarini da benliklerinde tasiyan melez bir toplum olusturduklari anlasilir.
Kendilerini farkli hissetmeleri dogaldir. Onlara su veya bu memleketin
vatandasi demek irksal zenginliklerini hafife almak hatta küçümsemek anlamina
gelir. Karpaz kumsallarinda gezerken rastladigim ve deniz kaplumbagalari
projesinde görevli Kibrisli gençler bu gerçegin kaniti gibiydiler.
Oysa
olaylari sadece medyadan izleyen apolitize edilmis Türk kamuoyu genelde politikacilarin
söylemleriyle tatmin olur, Kibris tabusunu pek kurcalamaz. Biz Istanbullu
Rumlar olarak gün be gün gelisme(me)leri kaygiyla izler, olayin bir an önce, su
veya bu sekilde çözüme ulastirilmasi için dua ederiz. Yillar boyunca Türk ve
Yunan devletleri arasinda Kibris sorun olmaya devam eder, 5 - 6 Eylül olaylari,
zorunlu 64 göçü gibi faturalar bize kesilir. TC'nin tehditlerini Yunan devleti
blöf olarak algilar, verdigi sözleri tutmaz, olan bize olur.
Geçtigimiz
günlerde Ismail Cem'in ifade ettigi Türkiye'nin ödemesi gereken yeni bedelde
bizim katkimiz ne olacak acaba?