Karacadagli Kadin

 

Prof. Dr.  Sükrü Hatun*

 

Kocaeli Üniversitesi Tip Fakültesi

Çocuk Sagligi ve Hastaliklari Ana Bilim Dali

 

 

Iranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin  ülkemizde “kürtçe” seslendirmeyle gösterilen ilk film  olma özelligi de tasiyan  Sarhos Atlar Zamani” isimli filmi, doga ve toplumun geçit vermez zorluklari altinda yasayan çocuklarin çaresizliklerini anlatmaktadir. Filmde  çaresiz olan yalnizca çocuklar degildir;  sogugun siddetine göre sularina alkol katilarak “doping” yapilmaya çalisilan çilekes atlar da çaresizdir. Filmin tanitim yazilarina yansiyan kisa öyküsü söyledir: “Iran'in Irak sinirina çok yakin bir yerde, çok yoksul kosullarda bes kardes yasamaktadir. En küçük erkek kardes çok hastadir. Aldigi ilaçlar çok pahalidir ve doktor en kisa zamanda ameliyat edilmezse yasama sansinin olmadigini söylemistir. Buldugu her iste çalisan en büyük agabeylerinin tüm çabalarina ragmen aile ameliyat parasini bulamamaktadir. Bu nedenle ablalari; Irak'ta ameliyati yaptirmaya hazir oldugunu söyleyen bir Iraklı ile evlenmeyi kabul eder. Bu söze ragmen Irakli erkegin ailesi hasta çocugun sinirdan geçmesini kabul etmez. Bir katir verilerek çocuk agabeyi ile Iran'a geri gönderilir. Ancak zaman sinirdaki operasyona dogru akmaktadir...” 

Aslinda öykü tümüyle bildik bir öyküydü; hem zorunlu hizmet yillarinda tanik olmustum böylesi gerçeklere hem de yillardir bir hekim bize yeri geldiginde benzer öyküler anlatir, dururdu. Uzun süredir Diyarbakir’da hekimlik yapan Gögüs Hastaliklari uzmani Mahmut Ortakaya’nin anlattiklari arasinda beni en çok etkileyeni Karacadagli Kadinin  öyküsüdür: “Benim muayenehaneme 20-25 yaslarinda bir genç Karacadagli köylü kadin gelmisti; yerel kiyafetiyle, çok güzel süslenmis, yaninda 18-19 yaslarinda bir eltisi ve 3-4 yaslarinda güzel çocugu vardi. Sikayetini dinleyip muayeneye baslamistim, mahalli lisaniyla kadin “ölmemem gerekiyor” dedi. Hastanin ölümcül bir hastaligi falan yok! Biraz sonra gene, doktor, ölmemem gerekiyor’ dedi. Ben gene duymazliktan geldim. Biraz sonra daha yüksek sesle, ‘Doktor ölmemem gerekiyor’ dedi. Anacigim, ölecek bir durumun yok  dedim. Dedi ki: ‘Benim çocuklarim çok küçüktür. Ben ölürsem, bunlar el elinde özgür ve bagimsiz  büyüyemezler. Onun için yasamam gerekiyor. Bu Karacadagli kadin, çocugun özgür büyüme bilincine sahipti; onun takati o kadardi. Çünkü, o görmüs ki köyünde, anasi-babasi ölen çocuklar üveyler elinde baska türlü yetisiyor, özgür olmuyorlar, bagimsiz olmuyorlar” Bu öykü gibi bir çok öyküyle güneydoguda hekimlik yapmanin sancilarini anlatir  Dr. Ortakaya ve kongrelerde yaptigi konusmalar ile dinleyenleri sasirtir. Onunla iki  kez röportaj yapan Tanil Bora’nin sözleriyle “Dr. Mahmut Ortakaya oralarda bütün bu dertleri, aci ve agir sorunlari konusurken bile insanlari gülümseten o ustalikli “teessüf” diliyle anlatmayi önemser”.

Biz Ankara’daki hekimler olarak onu önce  Türk Tabipleri Birligi Kongrelerinde verdigi önergelerle tanidik. Zaman vahset zamaniydi ve Halepçe katliamindan hemen sonra toplanan Türk Tabipleri Birligi Kongresinde Dr. Ortakaya bu katliamin kinanmasi için önerge vermisti. Salondaki “ülkücü” delegelerin yarattigi gürültünün de etkisiyle önerge kabul edilmedi. Zaman geçti, bu arada Bulgaristan’daki Türklerin isimlerinin zorla degistirildigi acili olaylar yasandi. Bir yil sonra toplanan Türk Tabipleri Birliği Kongresi’nde Dr. Mahmut Ortakaya israrli bir sekilde “zorla isim degisIkliginin kinanmasini” isteyen önerge için söz almak istedi. Kürsüye çiktiginda bütün salon susmustu: “ Geçen yil burada bir aciya ortak olmak için verdigimiz önergeye sahip çikılmadi; bugün ise biz dünyanin neresinde olursa olsun isimleri zorla degistirilen insanlarin acisini paylasiyoruz ve bu önergeyi destekliyoruz” dedi. Mesaj herkese ulasmisti; bizler ise  farkli bir zihinle karsilastigimizi düsünmüstük. Sonraki günlerde onun kongrelerde yaptigi bir çok konusmayi ögrendik. Tanil Bora’ya anlattigi bir konusmayi sonraki yillarda biz de herkese anlatarak onun sözlerini kalici kilmaya çalistik: “Dr. Mahmut Ortakaya, 1988 Ocak’inda Istanbul’da düzenlenen Türk Tüberküloz Kongresi’ne katilir ve orada “benim halkim kanser olmak istiyor! Çünkü biz biliyoruz ki kanser çagdas bir hastaliktir. Biz verem olmak istemiyoruz, çünkü verem çagdisi bir zuldür, utaniyoruz. Hastaligimizla bile olsa çagdaslaşmak itiyoruz”  Aslinda ülkemizdeki  olanlar onun bu tür konusmalar yapmasi için essiz firsatlar sunmaktadir. Simdi unutuldu ama bir zamanlar bu  ülkede Yesilyurt köylülerine diski yedirilmisti. Tam o günlerde de Ankara’da Saglik Meslek Birliklerinin ortak toplantisi vardi ve Mahmut Ortakaya bu konuyu uygun bir sekilde gündeme getirmek istiyordu. Toplantinin ögleden sonraki oturumunda konusmasi vardi ve konusmasinin bir yerinde sözü saglik egitimine getirdi. Yillardir bu ülkede saglik egitimi yapildigini, insanlara tuvaletten sonra ellerini yikamalari gerektiginin anlatildigini söyledikten sonra sözü Yesilyurt köylülerine getirdi ve “Köylülere diski yedirerek saglik egitimini sabote ediyorlar; simdi devlet köylülere diski yedirirse biz insanlarimizi tuvaletten sonra ellerini yikamaya nasil ikna edecegiz; saglik egitimini sabote ettikleri için Yesilyurt köylülerine diski yedirenleri kiniyorum” diyerek sözlerini bitirdi ve yogun alkislar arasinda kürsüden indi.

Bazen bir film yönetmeni ile  bir hekim ayni seye taniklik eder. Iran sinirinda yasayan bes çocugun öyküsü gibi,  Karacadagli kadinin öyküsü de çocuklara yaban ellere birakmadan sahip çikmanın kutsalligini ve  zorlugunu anlatir. Hem bizim hem de Türk Tabipleri Birligi’nin Güney Dogu sorununa bakisini en çok etkileyen kisi Dr. Mahmut Ortakaya’dir. Onun sayesinde cografyayla insan, dil ile insan arasindaki baglantilari daha iyi anladik. Bir toplantida köyünü ve babasini anlatip, köyünün ismi degistirildiginde babasinin üzüntüsünü öyle etkileyici anlatti ki yüregi kabuk baglamamis  herkesin gözleri doldu. Aslinda onunla ilgili en güzel sözleri Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ye göçü nedeniyle düzenlenen Felaket hekimligi seminerine katilan Dünya Saglik uzmanlarindan birisi söylemiştir: “Biz buralara gelirken, Dogu’ya özgü bir dag bilgesiyle karsilasacagimizi umabiliyorduk; Dr. Ortakaya o kisi..”

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa