Türkler ve Rönesans...
Selçuk Erez
Ünlü Yunanli sair Yorgo Seferis' in Urla'da dogdugu
bilinir. Dogumunun 100'üncü yildönümünde Izmir'de Türk ve Yunanli edebiyatçilarin
katilimiyla sairi anmak için bir seminer düzenlenmisti.
Bu seminer nedeniyle Seferis hakkinda bir arastirma yapmis ve
bulabildiklerimi gözden geçirmistim. Ozanin, 1963 yilinda Nobel Edebiyat Ödülu'nü
aldiginda vermis oldugu konferansta söyledikleri arasinda su satirlar yer
almaktaydi:
"Konstantinopolis düsmeden önce uzun süre can çekismistir.
Nihayet zaptedildiginde yillarca sürecek bir esaret baslamis oldu. Bu sirada
birçok bilgenin -sairlerin dedigi gibi- "atalarinin külleriyle dolu agir
vazolari tasiyarak" Bati'ya dagildilar ve Rönesans'in tohumlarini serptiler.
Ancak Rönesans (bu kelimeyi tam anlamiyla, yani, ister iyi
bir sey olsun isterse kötü, Ortaçag'dan Modern Çaglar'a dönüsüm anlaminda
kullanmaktayim) bu isgal sirasinda Venedik yönetiminde olan, baska Girit, birkaç
ada disinda, Yunanistan'a ugramadi. Burada onaltinci yüzyila dogru, dili çok
canli ve özgüvenli bir siir ve siirle sunulan drama gelisti. Bu sirada Girit'te
önemli resim ekollerinin de ortaya çiktiklarini ve yüzyilin ortasina dogru,
sonradan El Greco adiyla taninacak olan Giritli büyük ressam Domenicos
Theotocopoulos un dogmus büyümüs olmasi, Girit'in isgalini,
Konstantinopolis'in düsüsünden daha az aci verici bir olguya dönüstürür."
Su halde, Ozan'a göre, Konstantinopolis isgal edilince, bu
kentten Bati'ya kaçan bilgeler, gittikleri yerlere Rönesans'in tohumlarini
serpmisler, ancak Osmanli isgalindeki Yunanistan bundan nasibini alamamistir.
Sadece Osmanli'nin o siralarda zaptetmemis oldugu adalardan Girit'ten dünya çapinda
bir ressam çikmis ve canli bir siir türü de gelismistir.
Ozan demek ister ki, Osmanlilarin Girit'i de almalarindan
sonra oradan artik bir ressamin ya da heykeltirasin çikmamis olmasi da düsünülürse
Osmanli yönetiminin nasil toplumlari geri biraktirici bir karabasan olarak
gelip geçici oldugu anlasilir.
Bu sav dogru muydu?..
Seferis'in yüzüncü dogum gününden bu yana aradigim cevabi
bana Prof. Nihat Berker ile esi Prof. Bedia Berker ile
ogullari Sayin Emin Berker in evinde tanistigim Prof. Christoph Neumann
verdi: "Dogu'nun Bati'da geçerli kriterlerle degerlendirilmemesinin
gerektigini" vurguladiktan sonra Osmanli yönetimindeki Girit'ten de önemli
insanlarin yetismis oldugunu belirtti.
"Örnek verebilir misiniz?"
"Tabii; mesela, Ahmet Resmi Efendi.. "
Istanbul Üniversitesi Teknik Üniversitesi'nde "Insan ve
Toplum Bilimleri" dersleri vermekte olan Prof. Neumann, Ahmed Resmi Efendi
konusunda bilgi edinmek için Virginia Aksan in, Tarih Vakfi Yurt
Yayinlari'nca bastirilmis olan "Ahmed Resmi Efendi" baslikli kitabi
okuyabilecegimi belirtti.
Virginia Aksan'in kitabini okuyunca hem Osmanli tarihi
konusundaki bilgilerimin eksikligi ve yetersizligini algiladim; hem de dogruyu
bulmanin ve ögrenmenin doyulmaz zevkini bir kez daha duymama vesile olan Sayin
Neumann'i sükranla andim.
Girit'in Resmo kasabasinda dogmus olan Ahmed Resmi Efendi
(1700-1738), 18. yüzyilda kalemiyeden yetismis, Viyana ve Berlin'e elçi olarak
gitmis, sefaretnamelerin yani sira, önemli eserler vermis bir devlet adamidir.
Ahmed Resmi Efendi, Osmanli Imparatorlugu'nun gerileme ve çöküs
yillarinda, bu çöküsün nedenlerini çok iyi kavrayan ve açiklayan bir aydindir.
Kismen günümüzün Türkçesiyle aktarilan ve cahil yöneticileri
konu edinen su satirlar, bu açidan dikkat çeker: ".. Akil ve tecrübesi
eksik olmak takribiyle kanunlara uymayip baska dinden olanlari bil-umum dünyadan...
kaldirmak veyahud her zaman düsmanin burnunu yere sürtüp haddini bildirmek
ehl-i Islamin üzerine vaciptir diye itikad eden alçaklar, hareket olmayinca
bereket olmaz, bu memleket kiliçla alinmisdir, padisah-i Islamin bahti ali,
ricali piskin, kilici keskindir, dünyada dindar, bahadir, Aristo gibi akilli ve
bilge bir vezir ve bes vakit cemaatle kilar on iki bin güzide asker tedarik
ettikten sonra Kizil Elma'ya dek gitmege ne minnet vardir, deyu laflarla
cahilligini itiraf ve sandalye üzerinde Hamza-name nakl eden pehlivanlar gibi
laf-ü güzaf edip Kizil Elma semtini, Bogdan'dan gelen al yanak elma gibi yenir
bir sey zanneder." (Hülasa'dan)
Virginia Aksan, Ahmed Resmi'nin layihalarinda yer alan önerilerini
degerlendirirken sunlari söyler: "Bir ülkenin digerine karsi zafer
kazanmasinin mukadder olmayip o ülkenin kaynaklarina ve azami sInIrlarina
ulastigini görebilmesine bagli oldugunu belirtmektedir... Bu, belki de Ahmed
Resmi'nin Avrupa devlet sistemindeki güçler dengesini kavrayisini ortaya koymaktadir
ve ayni görüs Berlin Sefaretnamesi'nde de yer alir. Osmanli kahramanlar
panteonunda efsanevi konumu olan Kanuni ve Cengiz Han gibi tarihsel
sahsiyetlerin elestirel bir yaklasimla ele alinmasi, okurlarini çok etkileyip
sarsmis olmalidir. Kisacik bir eserde Ahmed Resmi, Osmanli sisteminin temel iki
dayanagina saldirir: Askeri güç ve Darü'l Islam'in sInIrlarinin sonsuz
oldugu."
Virginia Aksan, bu eserinin önsözünde "Osmanli tarihinin
Bati tarihçileri tarafindan yanlis ya da yetersiz biçimde ele alindigina karsin
mücadele ettiginden" bahseder. Büyük Sair Seferis'in Osmanli tarihini
yeterince bilmemesi sonucu bazi yanilgilar sergilemesi olasidir da bizim bu
savlara cevap verebilmek için aktardigimiz yeterli bilgiler için iki seçkin
yabanciya tesekkür borcumuzun bulunmasi, ülkemizin arastiricilari ve tarih
egitim düzeyimiz açisindan pek o kadar iç açici degildir.
Cumhuriyet Gazetesi Pazar Dergi eki, 25 Mart 2001, Sayi: 783, Sayfa: 6
Öneri, katki ve elestiri
Yakamoz
Anasayfa