Istanbul'un en eski modaevi olan Botter Evi, ünlü mimar D'Aronco'nun eseriydi. Padisahin terzisi Botter tarafindan yaptirilmis ve yillarca en güzel defilelere taniklik etmisti. Eski piriltili günlerini geride birakan yapi, bakimsizliktan yikilmak üzere...

Botter Evi'nin isigi sonmezdi

Afife Batur

Günümüzden yaklasIk yüz yil önce, 1900'lu yillar baslarken güzel, sIk, ayrica görkemli bir yapi yükselmisti Beyoglu'nda, Istanbul'un bu en Batili cografyasinda. Bugünkü adresi Istiklal Caddesi 475-77 olan bina, o günkü adiyla Cadde-i Kebir'in (yoksa Grand Rue de Pera mi demeli?) Tünel'e yakin olan kesiminde Isveç Elçiligi'nden sonraki yapi adasinda insa edilmisti. Yapi, kisa sürede Pera'nin gözde merkezlerinden biri oluverdi.

Sahibi J. Botter, sultanin ve sarayin resmi terzisi de olan taninmis bir modaci idi çünkü. Ama daha önemlisi, o dönemde Casa Botter veya Maison Botter olarak anilan modaevinin yeni binasinin tasarimcisinin da sarayin mimarlarindan olan Raimondo D'Aronco olusu idi. Ayni yil, bir uluslararasi sergi yarismasini kazanmis olan ününün dorugundaki D'Aronco'nun, Botter için çalismasi elbette ilgi uyandiracakti. Üstelik yeni Botter Evi, o yillarin en yeni mimarlik ve sanat akimi olan Art Nouveau akiminin çizgilerini tasiyordu.

Bir modaevinin son moda bir egilimle tasarlanmasi, islevine cok uygun düsmüs olmaliydi. A la mode ve piriltili.

Kimi neo-barok biçimleri Viyana Art Nouveau'sunun çiçeksi motifleriyle birlestiren usta isi bir tasarimiyla Botter Evi, bugün bile çok özel. Döneminde yakinindaki Lebon ve sonra Markiz ile birlikte elit bir çekim merkezi olusturdugu düsünülebilir. Snobizmin yaygin oldugu o yillarda Botter'in önünde içerden çikmis gibi gezinmenin bile moda oldugunu anlatiyor Said Naoum Duhani.

Art Nouveau mimarligi, 19. yüzyil sonu ile 20. yüzyil basinda, yaklasIk yirmi bes yil süren ancak bu kisa süreye karsin derin izler birakmis olan bir sanat akiminin içinde yer aliyordu. Art Nouveau, 19. Yüzyilin son çeyreginde, Avrupa'nin görece bir politik istikrara ve refaha kavustugu yillarda, yeni bir yüzyila girmeden hemen önceki dönemde, o yillarin deyimiyle "Belle Epoque"un (güzel, hos dönem anlaminda) keyifli ortaminda yasandi veya karsilikli olarak bu dönemin zerafetle yasanmasini sagladi.

Yeni bir yüzyila girmenin heyecanini tasiyan, umutlari, tazeligi, geçmisin kati üslup kurallarina bagimli olmamayi tersine yepyeni olmayi arayan ve güzellik özlemini çagristiran bir söylemle dünyaya açildi.

Dekorasyonda kullanilan dogal görünümlü veya stilize çiçek motifleri, bunlarin genellikle serbest ve özgürce biçimlenip yayilmasi, simetriye veya geometrik disipline pek uymamasi, doganin ve kimi zaman dogalligin sinirlarinda dolasmasi, mimarinin o zamana dek dogrusu çok da yakin durmadigi özelliklerdi. Alisilmadik ve yeni.

Art Nouveau, baslangiçta Bati Avrupa'da biçimlenmisti ama birden artan iletisim olanaklariyla hizla yayildi ve ilk uluslararasi sanat akimi olma özelligini kazandi.

Art Nouveau, Osmanli Imparatorlugu'na birkaç yillik bir gecikme ile ulasti. Bati Avrupa ülkelerinin ekonomik ve entelektüel kosullarina sabip olmayan Imparatorluk için, dogal sayilabilecek küçük bir gecikme. Ama 19. yüzyil sonunda Istanbul ve Izmir gibi büyükkentlerin önce üst siniflarinin sonra da orta siniflarin benimsedigi bir egilim olmakta gecikmedi. Hem de yerel özellikler edinerek.

Maison Botter'in R. D'Aronco tasarimi olan Art Nouveau üslubundaki yeni binasi, bildigimiz kadariyla bu egilimin Istanbul'daki tarihi bilinen ilk örnegi. Istanbul Art Nouveau mimarliginin böyle bir yapiyla ve D'Aronco ile baslamasi önemli bir sans ve adeta önceden düzey belirleyici bir örnek oldu.

Botter Evi'nin tas kapli cephesi, R. D'Aronco'nun tas ölçülerini tek tek verdigi ve tüm dekoratif semasini, ögelerini, motiflerini ayrintilariyla gösterdigi cephe çizimlerine uyularak gerçeklestirilmisti. Bu çizimler,cephe için tasarimda ve uygulamada büyük bir özenle çalisildigini belgeliyor. R. D'Aronco'nun Botter Evi için hazirladigi proje, otuz iki paftalik bir koleksiyon olarak Udine Tarih Müzesi'nde korunuyor.

Botter Evi, girisiyle birlikte alti katli kagir bir yapi. Yüksek tutulmus giris kati ve içine yerlestirilen bir arakat, satis, teshir ve atölyelere ayrilmisti. M. J. Botter'in çalisma dairesi birinci katta idi. Diger katlar, kendisine ve kizlarina ait daireler olarak düzenlenmisti.

Özgün planlarindan, yapinin en ilginç kesiminin zemin ve ara kat oldugu anlasiliyor. Duvarlarinin ayna ve kumas kapli ve aydinliga açilan pencerelerin bile renkli camla bezeli oldugu bilinen magazada bir çift egrisel konumlu merdivenle ulasilan bir gösteri (defile) podyumu vardi. Girisi bezeyen ve çiçeksi bezemeleri olan vitrinleri göz aliciydi.Giris katinin üstünde, cephe boyunca uzanan ve M. Botter'in salonlarinin açildigi eliptik formda bir balkon var. Balkon, egrisel çizgilerle biçimlenmis yine tümü D'Aronco'nun tasarimi olan çiçek desenli bir korkuluga sahip. Demirden egrisel baglanti ögelerine tutturulmus çiçek biçimli lambalar da Botter Evi'ne özgü ilginç bir D'Aronco kreasyonudur. Modaevinin çalistigi yillarda bu lambalarin hep yandigi, isiginin hiç sönmedigi söyleniyor.

Oval planli ana merdivenin tasariminda da Art Nouveau esprisi belirgindir. Merdiven korkuluklari ve özel isIkliklari, aydinliga açilan merdiven pencerelerinin renkli camli desenleri tümü, D'Aronco'nun tasarimi olan özgün ve çok degerli parçalardir.

Cephede çiçeksi bezeme, bir çerçeveleme içinde belirli alanlara yerlestirilmistir. Ama çekme katta ve terasta çiçeksi bezemenin özgürce yayildigi, balkon korkuluklarinin yine D'Aronco'ya özgü desen ustaliklarina sahne oldugu gözlenir. Böylece Botter Evi'nin cephe düzeninde, aslinda mimarinin klasik veya geleneksel disiplini ile Art Nouveau'nun özgün konsepti arasinda son derece ilginç bir gerilim oyunu yaratilmis olur. Böyle bir yapi, yüzyil dönümündeki Pera'da tasarim olarak nasil degerlendirildi, bilmiyoruz. Bilinen, M. Botter'in ününe ün kattigi.

Botter Evi'nin yasami ise basladigi piriltilarla devam etmedi. Ne zaman kapandigini kesin olarak bilmiyoruz. II. Abdulhamid'in düsüsünden sonra M. Botter'in sansi dönmüs olmali. Sahip degistirerek günümüze kadar ulasan Botter Evi ise eski görkeminden bir hayli uzak, Beyoglu'nun siradanlastirilmis yapilarindan biri gibi ayakta durmaya devam ediyor.

Botter'in ailesiyle beraber yasamak için yaptirdigi bu büyük tek aile konutu ve modaevi binasinin, bugün (en üst kat disinda) her kati ayri kisi veya isyerlerine kiralanan bir is hanina dönüsmüs. Binada ilk kayip, 1962 yilinda giris ve ara katin bir bankaya kiralanmasi ve magaza cephesinin ve iç mekaninin yikilmasiyla meydana geldi. O güzelim çiçek bezemeli vitrinler ve görkemli defile podyumu, renkli camlar ve aynalar söküldü.

Binanin kültür varligi olarak tescilinden önceki bu kiyim, bir baska biçimde, yeni kullanicilarin ilgisiz ve herhalde hoyrat tutumlariyla devam etti. Daire kapilarinin vitraylari artik yalnizca Ferit Edgü'nün dairesinde korunuyor. Belki de korkuluklar, camlari ve lambalari yoksa da isIkliklar korunuyor. Özgün desenlerde görülen Art Nouveau üslübunda biçimlenmis baca kapaklari da artik yok. Ancak son mal sahibinin ölümünün ardindan baslayan miras davasi ve buna bagli hukuki kisitlamalar, çok daha ciddi sorunlara yol açarak Botter Evi'nin agir bir yok olus sürecine girmesine neden olacak gibi görünüyor.

Çatinin yer yer çöküp açilmasi ve buradan giren sular, üst katlardan baslayarak korozyon ve çürüme hatta çökmeler baslatmis durumda. Çati katindaki seranin kirilmis camlari buna eklendiginde yalniz görünümün degil durumun da kritik esikte oldugu anlasiliyor.Kisaca Botter Evi, bugün yasal olarak korunan ama bakilmayan (korunmayan) bir yapi ve degeri bilinmeyen bir basyapit.Bu denli önemli özelliklere sahip bir yapiti siradanlasmaya ve adeta yilkiya birakmak, tarih saygisizligindan öte, bize özgü bir bellek yitimi örnegi olmasin?  

·             Raimondo D'Aronco (1857-1931), taninmis bir Italyan mimaridir. 1896 yilinda açilmasi düsünülen Osmanli Sanayi ve Tarim Ürünleri Sergisi Projesi'ni hazirlamasi için 1893 yilinda Istanbul'a çagrilmis, hazirladigi proje 1894 depremi yüzünden uygulanamamis ve deprem sonrasi onarim çalismalariyla görevlendirilmistir. Mimarin 1894'te baslayan ve 1909'da Italya'ya dönmesiyle biten Istanbul dönemi, en verimli yillaridir.

Cumhuriyet Gazetesi Pazar Dergi eki, 25 Mart 2001, Sayi: 783, Sayfa: 2-3

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa