Fransa'da
yeni burjuvazi
Ahmet Insel
Fransa'da
yerel seçimlerin sonuçlari bu aksam belli olacak. Bir hafta önce yapilan
birinci tur, Fransa bütününde solsag dengesinin hemen hemen ayni kaldigini
gösteriyordu. Buna karsilik, simgesel olarak önemli bazi büyük
kentlerde
belediye baskanliklarinin sagdan sola geçmesi ihtimali, bu seçimlerde
dikkatleri üzerine çeken en önemli gelismeydi. Özellikle Paris Belediye
Meclisi'nde çogunlugun sol koalisyona geçmesi ve belediye baskani koltuguna
Sosyalist Partisi adayinin oturma ihtimalinin güçlenmesi, seçimlerin ele
verdigi diger gelismeleri ikinci plâna itti.
Halbuki uzun
vadeli sonuçlari açisindan belki en önemli gelisme, nüfusu
3500'den
büyük olan yerlesim yerlerinde, aday listelerinde esit sayida erkek ve kadin
aday yer almasini öngören yasanin ilk kez uygulanmasiydi. Gerçi bu seçimlerde
listelerin seçilebilir siralarinda erkek adaylar gene çogunluktaydi. Ama
belediye meclislerinde kadin üye sayisinin artmasina ve belediye baskan
yardimciliklarina daha fazla kadinin seçilmesine yol açan, önemli bir
gelismeydi bu. Bir sonraki secimlerde, çok daha fazla kadinin erkek belediye
baskanlarinin yerini almasinin somut adimlari atilmis oldu.
Bunun
yaninda ikinci önemli gelisme, belli bir süre o belediye sinirlari içinde
oturan yabancilara yerel seçimlerde oy hakki taninmasiydi. Bu nedenle
çokkültürlü bir Fransa yerel yönetimlere yansimaya basladi. Partiler aday
listelerine bu kültürel cemaatlerin sesini duyuracak kisileri aldilar.
Sosyalist
Partisi'nin Paris belediye baskani adayinin cinsel tercihini gizlemeyen bir
escinsel olmasi ise, bu cinsel kimligin oylarini almaya yönelik bir politikanin
sonucu degildi. Belediye baskani olmasi kuvvetle muhtemel Bertrand Delanoe,
uzun yillardan beri Sosyalist Partisi içinde üst kademelerde görev almis, önce
Paris'te sonra bir tasra kendinde siyaset yapmis, partide önde gelen bir
sahsiyetti. Escinsel oldugunu gizlemeyen Delanoe'nin bu kimligini, partiler
seçimlerde ne olumlu ne de olumsuz politika malzemesi yaptilar. Türkiye'de
basinin sistemli biçimde kullandigi, "Sosyalist partisinin escinsel
baskan adayi" tabiri, Fransiz basininda telaffuz edilmedi. Delanoe'nin
escinsel oldugu, adaylar ilan edildiginde konusuldu ve sonra siyasal konulara
geçildi. Bir escinselin Paris belediye baskanligina secilebilecek olmasinin,
Türkiye basini tarafindan Fransa'daki seçimlerin en önemli ve neredeyse anlamli
tek olayi olarak algilanip sunulmasi, cinsel saplantilar üzerinden tiraj ve
reyting alma refleksinin Türk medyasinda ulastigi boyutlari sergilemesi
bakimindan anlamliydi.
Avrupa'nin
en aptal sagi
Seçimlerde
sol ve sag arasindaki dengeler, büyük ölçüde degismemekle
beraber,
siyasal olarak Fransa'nin yeniden yapilanma sürecinde oldugunun somut
isaretleri de belirdi. Avrupa Birligi konusu, sagin dagilmasindaki en önemli
etmenlerden biriydi. Asiri sagin bölünerek zayiflamasina ragmen, merkez-sag
partilerin Chirac'in cumhurbaskanligina seçilmesinden beri devam eden
sarsintiyi atamadiklari görüldü. Paris, Lyon gibi büyük kentlerde, sol
koalisyon adaylarinin belediye baskanliklarini alma olanaginin belirmesi, solun
basarisindan önce, sagin basarisizliginin bir sonucuydu. Fransiz sag partileri
için kullanilan, "Avrupa'nin en aptal sagi" sifatinin bos
olmadigi görüldü. Seçim öncesi sagda yasanan kaos, kamu ihalelerini
yandaslarina dagitmak ve seçmen listelerinde "düzenlemeler"
yapmaya dayanan "Chirac sisteminin" ve geleneksel sag
liderligin iflasini da somutlastiriyordu. Sag, toplu secim sonuçlari
itibariyle, kamuoyu yoklamalarinin öngördügü türden bir hezimet yasamayacak
bile olsa, bir yil sonraki milletvekili ve cumhurbaskanligi seçimlerine büyük
bir prestij sarsilmasiyla girmek zorunda kalacak.
Belediye ve
yerel idare seçimleri, gelecek seçimler açisindan oldugu kadar, sol içi
dengelerin yeniden degerlendirilmesi açisindan anlamliydi. Seçimlerin birinci
turuna tek baslarina katilan Yesiller, "çogul sol" içinde
sosyalistlerden sonra ve komünistlerin önünde, ikinci sirada yer aldiklarini
kanitladilar. Yesiller, bu seçimlerle birlikte, salt çevrekorumaci, apolitik
bir hareket olmaktan bütünüyle çikip, siyasal çevrecilik olarak
tanimlanabilecek bir siyasallasma sürecinin olgunlasma asamasina geldiklerini
gösterdiler. Solun solu olarak tanimlanan adaylar da sol yelpaze içinde
yerlerini pekistirdiler ve birçok belediye meclisine girmeyi basardilar. Bu "radikal
ve yurttas sol" hareketlerin yerel gücü, bundan böyle Sosyalist
Partisi'nin "çogul sol" stratejisini de kendinin soluna dogru
genisletmesi geregine isaret ediyor.
Bunun
yaninda, Paris gibi, popüler halk kesimlerinin giderek oturamaz hale geldigi
bir kentte, solun cogunlugu elde edebilir konuma gelmesi, baska bir sosyolojik
gelismeye dikkat cekiyor. Fransa disindaki bazi nostaljik yorumlarda ifade
edildigi gibi, yeni bir Paris komununun yasanmasi demek degil bu. Paris'te
yasayan nüfusun büyük çogunlugu orta-üst gelir seviyesinde olan ücretlilerden
olusuyor. Paris'te yasayanlarin ortalama gelirleri, Fransa'nin ortalamasinin çok
üstünde. Bu kesim, Fransa'nin diger büyük kentlerinde oldugu gibi, kentin
tarihi ve merkezi mahallerinde, eski dis cephesi korunmus ama bastan asagi
tamir edilmis, iç düzenlemesi yeni burjuva refahini yansitan mekânlarda
yasiyorlar. Kentin yenilenmesiyle kenti terk etmek zorunda kalan alt siniflarin
yerlerini aliyorlar. Dolayisiyla Paris'in eski popüler mahallelerinde solun
yeniden oy çogunlugunu elde etmesi, bu mahallelerin burjuvalasmasiyla atbasi
gidiyor. Yasanan yeni bir komün degil, yeni bir burjuvazinin siyaset sahnesine
avdeti.
Bu yeni
burjuvazi de, ücretlilerden olusuyor. Ama bunun orta ve üst gelir dilimlerinde
yer aliyor. Ücretliler toplumunun iç hiyerarsisinde üst tabakayi olusturuyor.
Liberalizmle insan haklari siyasetini birlestiren bu yeni burjuvazi, çevreci ve
sosyalist partilere oy vermekten ürkmüyor. Örnegin, seçimler öncesi yapilan
kamuoyu yoklamalari, Paris'te isçilerin yüzde 53'ünün çevreci ve sol aday
listelerine oy verme egilimi tasidiklarini, üst yönetici kesim arasinda ise bu
oranin yüzde 62'ye çiktigini gösteriyordu. Önce Michel Rocard, ardindan Jacques
Delors'a gönül veren bu kesim, simdi ilk turda oylarini Yesiller ve
Sosyalistler arasinda bölüstürüyor; bir yil sonraki cumhurbaskanligi seçimlerinde
sosyalist basbakan Jospin'in kazanmasini istiyor.
Bazi
sosyologlar, gelir ve yasam tarzi itibariyle "sagda" olan ama "sola"
oy veren bu yeni burjuva sinifini, "burjuva bohemler" olarak
tanimliyor. Çalisan nüfusun ezici çogunlugunun ücretlilerden olustugu ücretliler
toplumunda, büyük sol partiler artik giderek eriyen geleneksel isçi sinifini
degil, bu ücretli yeni burjuvaziyi dikkatle izlemek ihtiyaci duyuyorlar. Komünist
Partisi ünlü genel merkez binasini, bir moda defilesine açiyor. Kanaat önderligi
islevini de gören bu yüksek gelirli ücretli kesim, iktisat politikalarinda
liberalizmi savunurken, toplumsal sorunlarda siyasallasiyor. Cüzdanlari sagda
olup kalpleri solda olanlarin çekim merkezini olusturmasi, solun da
burjuvalasmasinin bir isareti olarak ele alinabilir. Ve bu yanlis da olmaz. Ama
escinsel kimlik siyaseti yapmayan, escinselligini de gizlemeyen bir kisinin
Paris belediye baskani olmasi ihtimalinden daha fazla üzerinde düsünmemiz
gereken bir konu degil mi bu?
Radikal
Gazetesi Pazar Iki eki, 18 Mart 2001, Sayfa: 4
Not:
Yazardan izin alinmistir.