Inancin Ötesinde...

Orhan Bursali

Böylesi bir sey gerçekten olasi olabilir mi? Bugün tanik oldugumuz fosiller gerçekten Nuh tufaninin bir ürünü mü? Ya da, Tanri fosilleri evrimin yasandigi izlenimini verecek bir biçimde tasarlanmis olabilir mi? Bunlar yaratimcilar tarafindan Darwin 'ci evrimi çürütmek amaciyla öne sürülen görüslerden yalnizca ikisi. Ilki denenmis ve yetersiz bulunmustur. Ikincisi ise, akilalmaz gibi görünse de, sinanmasi olanaksiz bir görüstür.

Garip ama, bu tür görüsler giderek yayginlik kazaniyor. Üstelik bu yalnizca Amerika'daki Incil Kusaginda degil, baska ülkelerde de geçerli. Hiristiyan yaratimcilar Islam dünyasindaki benzer görüslere sahip insanlarla bile bu konuda birlesiyorlar. Peki, ama neden? Böylesi bir egilim nereden kaynaklaniyor? Yaratimcilik bilimi çarpitmak ve onu yipratmak yönünde gözdagi verdiginden bu tür sorulari tümden duymazliktan gelip yok olmalarini bekleyemeyiz.

Yaratimcilar kendi içlerinde farkli görüsleri savunsalar da tümü de dogal ayiklama yoluyla evrim görüsüne siddetle karsi çikarlar. Onlara göre, Darwin'in görüsü kutsal kitaptaki Tanri'nin Adem ile Havva 'yi nasil yarattigi yönündeki dinsel kurama meydan okumakta, böylece Tanri'nin varligina ve tüm Hiristiyan ögretisine kusku düsürmektedir. Yaratimcilar Incil'in dogru oldugu savindan yola çikarlar ve bunu kanitlamak için de bilimsel verileri tek tek gözden geçirerek kendilerine uymayanlari bir yana atarlar. Bilim adamlari için böylesi bir tavir sagliksiz ve yoldan çikmis bir tavirdir. Bilimin özünde kanit bulmak ve ardindan bunlari sinamak yatar. Bu bir süreçtir. Kimi kuramlar gözlem ve deneme asamalarindan basariyla geçerler, kimileri ise geçersiz kilinir. Zamanla, güçlü kanitlara dayanmayan kuramlarin yerini daha güçlü olanlari alir. Bilim sürekli bir degisim durumudur ve bilimde kesin dogrular yoktur. Öyle ki, yaratimcilik, her ne olursa olsun, bilim degildir ve bilim egitiminde ona kesinlikle yer yoktur. Ne yazik ki, yaratimcilarin gözünde evrim olaganüstü basarili bir kuramdir. Darwin'in görüslerini öne sürmesinden yaklasIk 150 yil geçmesine karsin, bugün bile onu destekleyen kanitlar elde edilmektedir. Deneysel mikrobiyoloji bile buna katkida bulunmus, tek bir bakteri türünün, farkli ortamlarda, farkli türlere evrildigini ve belli genlerden yoksun organizmalarin bu eksikligin üstesinden gelmek amaciyla nasil evrildiklerini ortaya koymustur.

Bilim gibi, evrimin özünü de maddi dünya olusturur. Tanri ile ilgili herhangi bir açiklama getirmez. Yine de, yaratimcilar bunu bir hakaret sayarlar.

Burada deginilmesi gereken genel bir nokta var. Birçok dalda bilimin ulastigi basari insanlari ürkütmüstür. Görünüse bakilirsa, bilim eninde sonunda maddi dünyayla ilgili akla uygun her soruya yanit getirecektir. Insan yasami ruhtan yoksun bir dizi makine parçasina indirgenecektir.

Öte yandan, bilim adamlari bu konuya henüz tam bir açiklama getirememislerse, bunu kafalarindan atmaya ve konunun ilgi çekici olmadigini ima etmeye çalisirlar. Bu da insanlarda yoksun birakilma duygusu yaratir.

Her iki biçimde de, bilim adamlari insanlarin tepkilerinden yola çikarak düsünmek zorundadirlar. Halkin kaygilarini göz ardi etmek hiç bir çözüm getirmeyecegi gibi, insanlari daha da tedirgin edecek ve onlarin, yaratimcilik olmasa bile, indirgemeciligin yerini gizemciligin aldigi baska seçeneklere yönelmelerine neden olacaktir.

Sonuçta, Tanri'nin varligi gibi tinsel bir soruya açiklik kazandirmak amaciyla herhangi bir özdeksel, bilim kuramdan yararlanilmasi kesinlikle ters bir tavirdir. Tanri'nin nerede oldugunu bize bilim mi söyleyecek? Insanlara karsi nasil davranmamiz konusunda bizi bilim mi yönlendirecek? Bu sorulari bilimle yanitlamaya kalkismak tümden yanlis olur.

Ne var ki, bilim ve din farkli dallar olduguna göre, tinsel inançlarina bilim yoluyla bir gerekçe getirmeye çalisan yaratimcilara burada bir uyarida bulunmak gerekiyor. Bitki ve hayvanlarin gezegenimiz üzerinde nasil ortaya çiktiklari konusunda evrim, herhangi bir yaratimci kuramdan çok daha iyi bir açiklama getirecektir.

Incil'in yaratilisla ilgili bölümüne körü körüne inanmak, Günes'in Dünya çevresinde döndügünü savunan 300 yillik bir dogmaya inanmaktan farksizdir. Bu tartismanin sürdürüldügü dönemde Kardinal Baronius, ''Incil bize gökyüzünde olup bitenleri degil, Cennete gitmenin yollarini ögretir,'' diyordu. Yaratimcilar lütfen sunu unutmayin: Roma Kilisesi eninde sonunda yanlisini kabul edince Hiristiyanlik yerle bir olmadi, ahlak çökmedi ve Tanri inananlarin gözünde küçülmedi.

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik eki, 03 Mart 2001, Sayi: 728, Sayfa: 3

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa