"Cocacolonization" ve insan sagligi üzerine düsünceler

Sükrü Hatun*

 

Bilindigi gibi daha çok kâr elde etmek için bütün dünyadaki insan bedenlerini bir tüketim aygitina dönüstürmeye çalisan "Küresellesme" esas tahrip edici etkisini de insan biyolojisi üzerinde gösteriyor. Bu gelismenin daha dramatik yani ise, insan biyolojisindeki tahribatin yol açtigi hastaliklarin yine kar kaynagi olarak kapitalizmi beslemesi. Kabul etmeliyiz ki son yillardaki "küresellesme" tartismalari genis toplum kesimlerinin dünyalarina karsilik gelen sözcüklerle degil, ekonomi ve siyasetin kibirli kavramlari ile yapiliyor. Oysa ki insanlari birlestiren en önemli sey simdilerde her birinin islevi belirlenmeye çalisilan genlerin yön verdigi bir bedene sahip olmalaridir. Dolayisiyla, küresellesmenin insan biyolojisi dolayisiyla sagligi üzerindeki etkilerini daha çok gündeme getirmemiz ve insanlari uyarmamiz gerekiyor.

 

Iste tam bu nedenle de bazilarinca nostaljik bulunsa da ODTÜ'de açilan McDonald's karsiti kampanya, kendimizin oldugu kadar çocuklarimizin sagligini ilgilendiren çok önemli güncel konulari yeniden düsünmemiz için bir firsat sundu. Öncelikle 1980 öncesi dünyamizda önemli bir yeri olan  "ÖTK"nin temsil ettigi degerleri korumaya çalistiklari, bunun yaninda ise herkesi birlestirebilecek bir "halk sagligi" kampanyasi açtiklari için bütün ODTÜ'lüleri kutluyorum. Asagida ise bu kampanyanin insan sagligi bakimindan önemini son bilgilerin isiginda tartismak istiyorum.

 

"Cocacolonization"

 

Son yillarda çöl fareleri (bu fareler Psammomys obesus olarak isimlendiriliyor) üzerinde yapilan arastirmalarda, uzunca bir süre az yiyecekle yetinen ve bu nedenle de "azla yetinen genotipe" (thrifty genotype) sahip olan farelerin laboratuvar ortaminda yogun kalori içeren besinlerle beslendiklerinde sismanlik, daha önemlisi ise seker hastaligina (Tip 2 diyabet) yakalandiklari gösterildi. Bu farelerden elde edilen bilgiler oldukça yol göstericidir, çünkü son yillarda öldürücü dörtlü (Deadly Quartet) olarak bilinen seker hastaligi, hipertansiyon, sismanlik ve dislipidemi (yag dengesi bozuklugu) sIkligindaki artmanin bazi yazarlarca Cocacolonization olarak isimlendirilen bati tipi yasam tarzina bagli oldugu daha çok vurgulaniyor. Bu yasam tarzinin temelinde ise hamburger benzeri yogun kalori içeren besinlerin çok tüketilmesi ve hareketsizlik var. Uzun tarihsel dönemler boyunca az besinle yetinmeye uyarlanmis bir genotip tasiyan insan biyolojisi insan bedenlerini bir tüketim aygitina dönüstürmeye çalisan yasam tarzi karsisinda çaresiz kaliyor. Günümüzdeki küresel sorunlardan birisi olan sismanligin örnegin Ingiltere'de ölümlerin yüzde 6'sindan sorumlu oldugu açiklandi. Son yillarda seker hastaligi ve sismanligin birlikte veya ayri ayri yeni binyilin en önemli halk sagligi sorunlari olacaklari konusundaki endiseler artiyor. Soruna yalnizca seker hastaligi açisindan bakildiginda bile rakamlar önemli bir drama isaret ediyor. Uluslararasi Diyabet Federasyonu'na göre dünya nüfusunun yüzde 2'si seker hastasi ve bu oranin 2010 yilinda yüzde 3'e yükselecegi, bir baska deyisle 230 milyon seker hastasinin olacagi tahmin ediliyor. Seker hastaligi sIkligindaki artma bütün ülkeleri ilgilendirmekle birlikte Asya, Latin Amerika ve Afrika'da hastaligin sIkligi diger bölgelere göre 2-3 kat daha fazla. Dünyadaki seker hastasi sayisinin yüzde 60'nin yalnizca Asya kitasinda yasayacagi tahmini bu kitadaki ülkelerin önündeki yeni trajedinin diyabet ve diyabete bagli sorunlar olacagini gösteriyor. Hastaliklarla ilgili bu trend geçen yüzyilda beslenme, temizlik ve salgin hastaliklarin önlenmesi ile elde edilen halk sagligi kazanimlarini da tüketmeye aday görünüyor.

 

"Fast food" endüstrisi ve çocuklar

 

"Fast food" endüstrisinin esas hedef kitlesini çocuklar olusturuyor, devasa reklam kampanyalari ve uzakdogulu yoksul çocuklarin ucuz emegiyle  yapilan oyuncaklarla çocuklarin zihinleri, dolayisiyla yasam tarzlari yönlendiriliyor. Birçok aile için çocuklarini "McDonald's" a götürmek bir ödüllendirme ve hafta sonu aktivitesine dönüsmüs durumda. Büyük seçim bir hamburger menü yaklasIk 1000 kalori içerir, bu ise 10 yasindaki bir çocugun günlük ihtiyacinin yarisini karsilar. Bu sekilde yogun kalori alimina televizyon ve bilgisayar karsisinda geçirilen hareketsiz saatler eklenenince sismanlik çocuklarin ve gençlerin en önemli sorunu haline gelir. Basta ABD olmak üzere gelismis ülkelerde 12-17 yas grubundaki çocuklarin yüzde 20'si fazla kilolu veya sisman grubuna giriyor. Bu kadar olmasa da Türkiye gibi gelismekte olan ülkelerde de çocukluk çaginda sismanligin arttigi gözleniyor. Çocukluk çaginda sismanlik sIkliginin artmasi, Tip 2 diyabet (eriskin tip seker hastaligi), hipertansiyon ve dislipidemi gibi eriskinlerde görülen hastaliklarin daha erken yaslarda ortaya çikmasina, dolayisiyla zararlarinin artmasina neden oluyor. ABD'de yeni tani konan seker hastasi çocuklarin yüzde 8 ila 45'inde eriskin tip seker hastaligi saptamasi çocuklari bekleyen tehlikenin büyüklügünü gösteriyor.

 

"Fast food"un ayrilmaz parçasi olan karbonatli içeceklerin çocuklardaki kemik sagligi üzerine olumsuz etkileri son yillarda üzerinde önemle üzerinde durulan bir konu. Eriskin yasamdaki kemik sagligi büyük oranda çocukluk ve ergenlik döneminde ulasilan kemik kitlesine bagli. Vücuttaki

"zirve kemik kitlesi"ne 30 yasindan önce ulasiliyor ve olusan bu "kemik bankasi" daha sonraki yasam için kaynak görevi göruyor. "Zirve kemik kitlesi" büyük oranda genetik faktörlerce belirlenmekle birlikte, öngörülen genetik potansiyele ulasilmasi beslenme ve yasam tarzini olusturan diger faktörlere de bagli. Yakin zamanda yayinlanan arastirmalar kola gibi karbonatli içeceklerin vücuttaki kalsiyum dengesi üzerine olumsuz etkide bulunarak çocuklardaki kemik kirigi sIkligini artirdigini gösteriyor. Bunun yaninda "Fast Food" kültürüne eslik eden hareketsizlik ise kemik kitlesi gelisimini olumsuz etkileyen en önemli faktörler arasinda sayiliyor.

 

Sonuç

 

Hiç kusku yok ki, "Fast Food" yasam ve beslenme tarzi olarak basta sismanlik, seker hastaligi ve kemik erimesi gibi çok önemli saglik sorunlarina yol açmasinin yani sira insan bedenin kâr etme araci haline getirilmesinin de bir simgesi oluyor. Bu nedenle basta çocuklar olmak üzere bütün insanlarin "Fast Food Endüstrisi"nin etki alanindan uzaklastirilmasi için etkin çabalara ihtiyaci var. Bu bakimdan ODTÜ'de baslatilan McDonald's Karsiti Kampanya basta Türk Tabipleri Birligi ve çocuk hekimlerinin örgütleri olmak üzere bütün sivil toplum kuruluslari tarafindan desteklenmeli ve halka yönelik uyarici çabalara hiz verilmeli.

 

*Prof. Dr., Kocaeli Üniversitesi

 

Radikal Gazetesi Pazar Iki eki, 25 Subat 2001, Sayfa: 8

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa