Karaköy'de, Yeralti Camisi'nin içindeki 'ashab-i
kiramdan' iki mezar yillar içinde üçe çikti!
Yeraltinda var bir cami
Deniz Som
Çetin Altan'in yillar önce "Al Iste Istanbul" için
gezdigi ve "Yeryüzünün belki de en ilginç camisi" dedigi cami, Bizans'in
Galata Hisari'ndan bozma eski bir mahzenin içine 18. yüzyilda yapilmis... Yapilis
öyküsü ise bir seyhin rüyasinda gördügü iki Arap; 7. yüzyilda Konstantiniyye'yi
fethe gelmis, sehit olup mahzene gömülmüsler... Tarihin kayda geçmemis sayfalari
masallarla doldurulunca mahzende bulunan her mezar "ashab-i kiramdan"
sayiliyor; mezarlarin sayisi simdilik üç... Tarihin kayda geçmis sayfalarinda
ise mahzendeki mezarlardan türbe yapilirken Araplar da Vehhabiye mezhebini
kurmuş.. türbe yapanlari, ölüleri ziyaret edenleri kâfir ilan edip kafasini
kesiyor...
Bir Amerikan Dolari'nin 9 lira 10 kurus sayildigi ve
Amerika'nin Türklerden kolera asisi istedigi yillarda, Karaköy'de bir sokak
olan Karantina Çikmazi'ndaki ve kisaca ''Karantina'' denen Hudut ve Sahiller Saglik
Genel Müdürlügü'nde her türlü bulasici hastaliga karsi asi yapilirdi... Üst
dudaginin üstündeki tüyleri biyik sanarak aklini bir daha asla kisa pantolon
giymemeye takmis çocugun, Amerika'ya gitmenin heyecanina asi olmanin korkusu
eklendiginden olsa gerek ki hiç dikkatini çekmemis o eski ahsap binanın tas
basamaklarinin altinda bir cami ve caminin içinde birilerinin gömülü oldugu...
Meger o sirada, Çetin Altan yaninda Ara Güler
oldugu halde ''Al Iste Istanbul'' diyerek Karaköy'deki Yeralti
Camisi'ne bir sokaktaki kapisindan girip öteki sokaktaki kapisindan çikmaktaymis:
''Yeryüzünün belki de en ilginç camii olan Yeralti Camii... Kemer bir
kapidan çok, büyük bir mahzene girilir gibi giriliyor camiye... En sicak günde
bile serin mi serin cami... Çok yüksek olmayan oyuklu, kemerli, kubbeli, tas
mahzen tavanlari... Ve gerçekten alabildigince büyük bir cami... Bir kösede
demir bir parmaklik arkasinda iki tane de yesil örtülü sanduka vardi. Üstündeki
yazilar Arapça harfli oldugu için kimlere ait olduklarini sökemedik.''
90'li yillarda Refah Partisi Istanbul'da iktidara gelince
belediye Arapçayi sökmüs ve Karaköy'ün iki yerine kirli sari tabela dikilmis.
Karaköy'deki yeralti geçidinin Necatibey çikisindaki tabela iki kisilik:
"Sahabeden Hz. Amr Ibni As (R.A.)''
''Sahabeden Hz. Vehb bin Hüseyre (R.A.)''
Karaköy iskelesine doğru ikinci tabelada üçüncü kisi var:
''Sahabeden Hz. Süfyan Bin Üveyne (R.A.)''
Sahabeden olan yani sahabi: Islam Peygamberi'ni dünya
gözüyle görmüs kisi... Çetin Altan, sandukalardaki sahabilerden ikisini görüp
üçüncüsünü görmemis olabilir mi ve bu ''hazret'' ler Konstantiniyye'ye
niye gelmis ola?
Hisardan mahzene
Tarihin kayda geçmis sayfalarina göre Ali 'nin
öldürülmesinden sonra Dört Halife dönemini kapatan Sam Valisi Muaviye, oglu
Yezid 'i ordunun basina koyup Istanbul'u fethetmeye gönderiyor. Yil
yakla$Ik 672 ve yakla$Ik beş yil süren kusatma basarisizlikla sonuçlaniyor. Bir
söylentiye göre Konstantinopolis'in nüfusu 40 bin, Arap ordusunun mevcudu 100
bin... Veba, Araplari kiriyor... Simdiki Karaköy'ün o günkü konumu savunma hatti...
578-582 arasinin Bizans Imparatoru II. Tiberios , burada bir hisar insa
ettirmis... Haliç'in agzina çekilen zincirin bir ucu bu hisara bagli... 13.
yüzyilda sehri alan Haçli ordusunun komutanı Geoffroy de Villehardouin
'in ''Galata Hisari'' dedigi bu olsa gerek... Haçlilarin kurdugu Latin Imparatorlugu'nun
yikilisindan sonra Bizans, Galata'yi Cenevizlilere koloni olarak vermis ve 15.
yüzyilda Galata'yi gezen Cristoforo Buondelmonti 'nin ''arsenal''
, yani silah deposu dedigi mahzen burasi olabilir... II. Mehmet 'in
vakfiyelerinde ''Mahzen-i Sultani'' olarak geçen yer de burasi
olmali... Hisardan mahzene tipa tip ayni yapi degilse de ayni yerdeki temelin
üzerine yapilmislar gibi...
Tarihin kayda geçmemis sayfalari masalla süslendiginde
biliyoruz ki kusatmaya katilan sahabilerden Halid Bin Zeyd Ebu Eyyub El
Ensari 'nin mezari sekiz yüzyil sonra Osmanli Sultani II. Mehmet' in
hocasi Aksemseddin 'in rüyasina giriyor ve bos bir arazide ''Eyüp
Sultan'' yaratiliyor.
Iste Amr Ibni As, Vehb bin Hüseyre ve Süfyan Bin Üveyne,
ayni ordunun askerleri ve Eyüp Sultan gibi Konstantiniyye önünde sehit
olmasalar, Yezid'le Sam'a döndükten sonra Kerbela'ya gidip hicri 10 Muharrem
60, miladi 10 Ekim 680'de Peygamber'in torunu Hüseyin 'i öldürecekler belki de!
Bir seyh rüya görmeye görsün!
Ayni rüya iki kere görülür mü? Tarihin kayit düsülmemis
sayfalarini doldurmak söz konusu olunca 17. yüzyil Istanbulu'nda Aksemseddin'e
özenen bir Naksibendi seyhi, mahzendeki mezarlarin sahabilere ait oldugunu
görüyor rüyasinda...
Tam bin yil boyunca Bizans'in, Latinlerin, Cenevizlilerin
ve Osmanli'nin hisar ve mahzen olarak kullandigi, dolayisiyla içine girip çikilan
ve yüzyillar içinde onarilip degi$iklige ugramis bu yerde kimsenin farkina
varmadigi iskeletlerin sahiplerinin sahabiler olduguna karar veriliyor.
Gündüz niyetine anlatilan bu rüya üzerine IV. Murat
mezarlarin yanina bir cami yaptirmaya niyetleniyor ama.. kismet 1752'de I.
Mahmut'a oluyor... Caminin adina da yerin altinda oldugu için Yeralti Camisi ya
da yine masaldaki sahabiler gömüldükten sonra mahzen kapilarinin kilitlerine
kursun dökülerek kapatildigi efsanesiyle Kursunlu Mahzen Camisi deniyor.
Tam da sahabiler Istanbul'da türbelerine kavusmusken
tarihin rüyalardan arinmis gerçeginde ve çok uzaklarda, Arabistan'in ortasindaki
Necid çöllerinde Beni Temim kabilesinden Abdülvehhab bin Muhammed ,
Vehhabiye mezhebini kuruyor... Vehhabiler, türbe yapmanin, ölüleri ziyaret
etmenin, ölülere adak adamanin, Peygamber'den bile yardim istemenin Allah'a
ortak kosma sayildigini söyleyerek Arabistan'daki Sünnileri kesmeye basliyor...
Böylece, bir süre sonra Vehhabilerin imami Abdülaziz Ibn Suud 'la Suudi
Arabistan Kralligi'na gidecek yol açilmis oluyor...
Çetin Altan, bir kapısından girip ötekisinden çiktigi
caminin içinde iki mezar görmüstü... Dogru görmüs; Refahli belediyenin
Arapça'dan Türkçe'ye ''terceme'' sinde farkli ünlüler kullanilsa da
efsaneleri anlatan kayitlarda Vahap bin Husayra ile Sufyan bin Ubayna
'nin adindan söz ediliyor. Ne ki.. bu ikilinin mezarlari yan yana degil...
Caminin abdesthane kisminin bulundugu sokaktan girilip on bes basamakli
merdivenle asagiya inildiginde sagda yesile boyanmis demir parmaklikla kapali
ve duvarı çini kaplı bölmenin içinde, baş ucunda sarik ve alti kollu elektrik
lambali samdan bulunan sandukalarda Vahap 'la Amr İbn el'As yatiyor...
Ubayna ayni kolda biraz ilerdeki çift kanatli ve üstü cam ahsap kapinin
ardindaki samdansiz sandukada... Üstelik burasi caminin kubbesinin bulundugu kisim...
Ya efsanenin kayitlarinda bir hata var ya da Çetin Altan caminin içinden geçip
gittikten sonra yeni bir mezar daha ortaya çikti... Çünkü burasi eski bir
mahzen... İçinde kim öle kim kala...
Ortada bir masal olunca kayitlarin hatali yaratilma olasiligi
daha yüksek...
Evliya Çelebi ye dayanan bazi kayitlar, buradaki
sahabilerin Konstantiniyye'ye Emevi Halifesi Süleyman Ibni Abdülmelik
'in komutanı Mesleme 'yle geldigini anlatiyor. Yil 715... Oysa bu
tarihte ne Peygamber'i gören sahabi kaldi ne de Peygamber'e Mekke'de uyan ve
Medine'ye çagiran ashab...
Ashab-i kiramdan mi?
Çünkü caminin içindeki tabelada türbede adi geçenler için ''ashab-i
kiramdan '' deniliyor... Yani Peygamber'i görmekle kalmamis, yaninda
bulunmus en ulu kisiler...
Bu kisiler Peygamber'in ölümünde dogmuş olsalar 715'te 83
yasinda olacaklar ki bu durumda ''ashab-i kiramdan'' değil, ancak ''ashab-i
kundaktan'' olabilirler...
Caminin içi, üç metreye varmayan alçak tavani ve üstündeki
üç katli binayi tutan elliden fazla tiknaz kolonu, dikdörtgen bir mekân içinde
uzayip giden tonozlariyla alisilmamis, degi$ik bir mimari sergiliyor...
Yürürken halinin altindan ahsap kaplamanin gicirtisi geliyor... Onarim zamani
geldiginde tahtalar kaldirilip toprak kazilsa kimbilir altindan daha ne
mezarlar çikacak ve kimlerin adi verilecek?
Caminin harap minaresi ise yaninda sonradan yapilan bir
binanin içinde kalmis; serefesinin biraz altindan gökyüzüne çikabiliyor...
Sehir Hatlari'nin vapurundan Karaköy iskelesinin arkasinda,
yan yana iki minare görünür. Biri kisa.. biri uzun; kisasi Yeralti Camisi'nin;
uzunu Kemankes Kara Mustafa Pasa Camisi'nin... Çetin Altan'in yazdigi gibi
yerin altindaki camiye inat Kemankes'in 1766'da yaptirdigi cami ikinci katta;
belki de ayni mahzenin kalintilari üzerinde yükseliyor..
Veba salgini, Konstantiniyye'yi kusatan Araplar'dan geriye
Karaköy'ün Karantina Sokagi'nda evliya mezarlari öyküsü birakmis... Çetin
Altan, camiden çiktiginda cizbiz köfte dumanina bogulmus sokagin sidik koktugunu
yaziyor... Artik kokmuyor ve Amerika artik bizden kolera asisi istemiyor...
Cumhuriyet Gazetesi, 19 Subat 2001, Sayfa: 7
Not: Yazardan izin alinmistir.
Öneri, katki ve elestiri
Yakamoz
Anasayfa