Bilimsel çalismalar ve yaratici etkinlikler

Sanatta yaraticilik var, bilim ise adim adim ilerler...

Prof. Dr. Bahattin Baysal*

Cumhuriyet döneminde Türkiye'de üretilen bilimsel arastirmalarda sayisal ve niteliksel olarak önemli basarilar saglandi. Bu basarilari desteklemek ve memleketimizde "bilimi egemen kilmak" için alinacak önlemleri belirtmek yerine, çesitli olumsuz tartismalarla ugrasmanin bir yarar saglamayacagi kuskusuzdur. Uzun ve renkli tarihinde dogmatik bir dünya görüsü ile yönlendirilmis bir ülkede, bilimin ilerlemesini engelleyen bazi yanlis inanislarin ve yorumlarin geçerli oldugu görülür. Bilimsel arastirma geçtigimiz yüzyilda bir meslek durumuna geldi, Ikinci Dünya Savasi'ndan sonra topluma yayildi. Bilim adim adim ilerler!

Bu ülkede çesitli vesilelerle konusuluyor, "büyük alimler gelse de su Türkiye bilimini kalkindirsa" diye. "Sizler kaç yildir ugrasiyorsunuz, $u büyük alimler, Nobel ödülü alanlar bir türlü gelmedi deniyor". Bilimle ugrasanlara hafif bir dokundurma var, bu tür sözlerde. Oysa bilim küçük katkilarin birikimi ile ilerler. Bir tipik örnek verecegim. Galileo Galilei (1586-1642) tarihin büyük bilginlerinden biridir. Bilindigi gibi Pizza'da cisimlerin düsmesi deneylerini yapiyordu. Pizza Kulesi beyaz renkli, egri, büyük ve yüksek bir kuledir. Yukardan birakilan cisimlerin düsmesini inceliyor. (1/2 gt2) bagintisini buldugu deneyler. Bu deneyleri yaparken nabiz atislarini kronometre yerine kullaniyordu. Pizza sehri eski Ortaçag sehirlerinden biridir. Pizza'daki uluslararasi bir toplantiya katildigimda, kule yakinlarindaki kafelerde oturup bir iki saat o deneyleri nasil yapmis diye düsündügüm olmustur. Galilei büyük bir fizikçi, ona bir soru soruyorlar. O yillarda elektrik enerjisi, buhar makineleri yok ortalarda. Su, bir yerden daha yuksek yerlere, tarlalara, maden ocaklarina, bahçelere, su pombalari ile çikariliyor. Su pompalari ise, ne kadar yetkin yapilirsa yapilsin, 10 metreden yüksek yerlere su basmiyor (kesin rakam 10 metre 34 cm). Daha güzel pompalar yapmak için ugrasiliyor. Ama, su yüksege çikmiyor. Yükseklere bakmak için suyu arada bir havuzda toplamalari, ikinci bir pompa takimi ile çalismalari gerekiyor. Bu isi Galilei'ye soruyorlar. Herhalde konu üzerinde fazla düsünmemis olmali. Açiklamasi $öyle: Bir bakir tel, kalinca bir bakir tel alalim. Bakir teli uzatalim. Bakir tel agirligi nedeni ile bir uzunluktan sonra kopar. Su sütunu da 10 metre uzunluga kadar dayanir. Daha fazla uzatilirsa, su sütunu kopacaktir.

Bu açiklama bilim tarihine geçmistir (1). Büyük bilginlerin yaptiklari önemli yanlislar arasinda sayilir. Gerçekte bu açiklamayi küçümsemek dogru olmaz. O yillarda, bilim henüz dogru bir açiklama yapacak düzeye erismemisti. S pompasi sorununun dogru yanitinin bulunabilmesi için Toriçelli 'nin deneylerini tamamlamasi gerekti. Galilei'nin ögrencisi, Floransa'da kendi asistani Viviani ile civali barometreyi buldu. Civa dolu cam bir boruyu ters çevirip civa dolu bir kap içine daldirirsaniz, civa sütunu 76 cm oluyor. Borudaki civanin üstü bosluk, Ortaçag'da bosluga kimse inanmiyor. Civanin yükselip boslugu doldurmasi bekleniyor. 76 cm civa sütununun basIncI atmosfer basIncIdir. Toriçelli deneyi Pascal tarafindan orta Fransa'daki yüksek bir dagda denendi. Yil 1644. Galilei iki yil önce ölmüstü. Burada ilginç olan, Atmosfer basincinin ölçülüp bilinmedigi bir çagda su pompasi sorununun büyük bir fizik bilgini tarafindan yanlis açiklanmasidir. Bilim adim adim ilerler. Kuskusuz son yillarda bu adimlar çok sIklasti.

Bilimin tarihsel gelismesini anlamak için Harvard Üniversitesi Rektörlerinden Prof. James Conant 'in 1947'de gelistirdigi "örnek incelemesi-case study" yöntemi büyük ilgi görmüstür (1). Yukarda verdigim örnegi, üniversitelerin 1. ve 2. siniflarinda okuyan ögrenciler için hazirlanan deneysel bir dersi içeren bu kaynaktan aldim. Geçen yil yüksek lisans ögrencileri ile profesyonel arastiricilara seslenen ilginç bir "case-study" yapiti yayimlandi (2). "Kimyasal Yaraticilik" basligini tasiyan bu kitap, basarilar kesifler kadar yitirilen kesiflerin de nasil önemli bir yer tuttugunu belirten; bilimdeki ilerleme asamalarini arastiricilarin yöntem ve davranislarini izleyerek, ayrintilari ile ortaya çikaran ilginç bir çalismadir.

Bir baska ilginç oldugunu düsündügüm konuyu söyle özetleyebilirim: Bilime her arastirici katkida bulunur, küçük, büyük bir katki yapar. Bugün yapilan bir küçük katki belki kisa, belki uzun bir zaman sonra, önemli birilerlemeye yol açabilir. Bu nedenle öyle büyük bilginlerin, Einstein gibi bilginlerin gelmesini bekleme yerine, bilimle ugrasan insanlari ciddi bir yaklasimla desteklemenin yararli olacagini belirtmek istiyorum. Yukardaki görüslere dayanarak $öyle fantastik bir sonuç çikartilabilir. Diyorum ki, örnegin, sayet Einstein adinda bir bilgin hiç yasamamis olsa idi; dünya tamamen bugünkü durumunda olurdu. Bugünden hiç farki olmazdi. Einstein denklemlerinin hemen tümü implisit olarak Lorentz denklemlerinin içinde bulunuyordu. Einstein'in o denklemleri daha albenili olarak düzenlemis oldugunu saniyorum. Kuskusuz Einstein bilime büyük katkilar yapmis bulunan tarihin en büyük bilginlerinden biridir.

Ama, örnegin Van Gogh yasamamis olsa idi, dünya eksik kalirdi. Mimar Sinan yasamasa idi, Süleymaniye Camisi yapilmayacakti. Istanbul bu denli güzel bir sehir olamazdi. Onun için sanatla bilim arasinda böyle bir ayirim yapiyorum. Sanat'ta yaraticilik var. Bilim adim adim ilerler!

Kaynak:

(1) James B. Connant, "On Understanding Science", Yale University Press, New Haven, 1947.

(2) Jerome A. Benson, "Chemical Creativity", Ideas from the Work of Woodward, Huckel, Meerwein, and Others, Wiley-VCH, Weinheim, 1999.

Türkiye Bilimler Akademisi

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik eki, 27 Ocak 2001, Sayi: 723, Sayfa: 14

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa