Ölüm oruçlari

 

"Hapishanelerdeki aciz durumunu kaba kuvvetle telafi etmeye çalisan bu devlet, gelecek siddet tohumlarini da ekti"

     

Ahmet Insel

     

Bu yazi gazeteye yollandiginda, Arjantin'de, kisa adi MTP olan, "Todos por la Patria" ("Herkes vatan için") adli sol örgüt üyelerinden 12 mahkûm, açlik grevlerinin 107'inci gününe girmislerdi. MTP, 1989 yilinda, "ordunun hükümete karsi ayaklanma girisimini" engellemek bahanesiyle La Tablada kislasini basti. Hiçbir basari sansi olmayan baskin, bir intihar operasyonu gibiydi ve izah edilmesi zordu. Arjantin'de demokrasiye alti yil önce geçilmis ve 1987'de ilan edilen af yasasiyla, askeri diktatörlük döneminde yapilanlarin üzerine sünger çekilmis, subaylar yatistirilmisti. MTP baskinina ordu acimasiz bir siddetle cevap verdi. Çatismada 29'u MTP militani olmak üzere, 39 kisi öldü. Daha sonra MTP militanlari, bir olaganüstü hal kanunu çerçevesinde yargilandilar "Alfonsin'i istifa etmeye zorlamak üzere ordunun bir ayaklanma düzenlemesine karsi, demokrasiyi korumak için silaha sarildiklarini" iddia eden MTP militanlari, orduyu ayaklanma girisiminden sogutmak için çikarilan kanun çerçevesinde, agir hapis cezalarina çarptirildilar. 12'si müebbet hapse mahkûm oldu. "Demokrasiyi savunma kanunu" adindaki bu olaganüstü hal kanunu, olasi bir askeri ayaklanmaya karsi yeni çikartilmisti ve mahkemenin verdigi cezanin temyiz edilmesine olanak tanimiyordu. Birçok gözlemci, MTP içine sizmis gizli servis elemanlarinin, ordunun yeniden siyasette taraf olmasini saglamak için bu baskini kiskirttiklarini iddia etti. MTP'nin eylemini baska türlu açiklamak, gerçekten zordu. Ya da, hiçbir makul siyasal hedefi olmayan, eylem için eylem siyasetinin abartili bir ürünüydü bu.

 

1994 yilinda Arjantin uluslararasi sözlesmeleri kabul ederken, temyiz hakkinin tüm mahkeme kararlari için geçerli olmasini da kabul ediyordu. MTP'li mahkûmlar, Amerika Insan Haklari Komisyonu'na müracaat edip, olaganüstü yasada temyiz hakkinin getirilmesini talep ettiler. Komisyon, 1997 yilinda yayimladigi raporda, Arjantin hükümetinden, La Tablada baskini sirasinda ordunun yargisiz infaz ve iskence eylemlerinin sorusturulmasini ve olaganüstü hal yasasinin degistirilmesini istedi. Ama o günden beri, Arjantin hükümeti hiçbir sey yapmadi.

 

Geçen yaz, 12 müebbet hapis mahkûmu açlik grevine basladilar. 46 gün süren açlik grevi, cumhurbaskani Fernando de la Rua'nin kanunun mecliste degistirilerek, temyiz hakki verilecegi sözü vermesi üzerine durdu. Ama meclis topu hükümete, hükümet de Yargitay'a atti. Somut hiçbir adim atilmadi. Kendilerinin oyalandirildigi ve verilen sözlerin tutulmayacagina kanaat getiren 12 mahkûm, 5 Eylül'de yeniden açlik grevine basladi. Açlik grevinin 107'nci gününde, serumla su ve mineral tuz aliyorlar. Cumhurbaskani ile mahkûmlar arasinda iliskiyi saglayan "Mayis Meydani Anneleri"nin temsilcilerine göre, "artik bilinçleri kapali ve durumlarinin farkinda degiller".

 

Arjantindeki açlik grevlerinin nasil sonuçlanacagini kestirmek zor. Belki yakinda ölümler olacak ama büyük ihtimalle cezaevinin basilmasi gibi bir operasyon ve "hayata dönüs" adina ölümlerle sona ermeyecek.

     

F tipi cezaevlerine karsi baslatilan eylemler sonucunda ölenlerin cenazeleri daha sogumadan, Adalet Bakani'nin, bir iki gün önce söylediklerini unutup, ilk mahkûmlari bu yeni cezaevine yollamasi da, hapishane baskinini tamamlayan bir siddet degil mi? F tipi cezaevlerinde asgari degi$iklikler yapilmasi yönünde verilen sözlerin zaten tutulmayacagina olan inanci pekistirmek için, bundan daha iyi bir yöntem herhalde bulunamazdi. "Adalet olmayan bir ülkede can güvenligimizi ancak koguslarda bir arada olarak saglayabiliyoruz" diyerek, hapishanelerde tek ve üç kisilik oda düzenine karsi çikanlarin, korkularini pekistirmek için daha iyi bir yöntem herhalde yoktu. Hapishanelerdeki aciz durumunu kaba kuvvetle telafi etmeye çalisan bu devlet, gelecek siddet tohumlarini da ekti.

 

F tipi cezaevlerinin temeli atilirken veya açilis töreninde kurban kesildi mi, bilmiyorum. Ama siddet ve karsi siddetten beslenen güvenlik devleti

düzeninde, böyle bir açilis kansiz ve kurbansiz olamazdi. Ve sanki iki taraf da, farkli saiklerle, bu açilisin kurbansiz olamayacagi konusunda hemfikirdi.

 

Kendi yasasinin adaletine güvenmedigi için, düzenli olarak af yasasi çikaran bir devletin son af yasasini, cumhurbaskani ve kamuoyuna ragmen gecirmekte çabalarken, ayni zamanda, F tipi cezaevlerinin açilisi için hapishanelerde kurbanlar verdirmesi, vahim bir psikopatolojik çarpikligin isareti degil mi sizce?

 

Radikal Gazetesi Pazar Iki eki 24 Aralik 2000, Sayfa: 3

Not: Yazardan izin alinmistir.

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa