Modern
insani anlamak
Göksel Aymaz
"Son
dönemde popüler kültür üzerine devsirme çalismalar ve gazete
yazilarinda
bir artis gözleniyor. Bu artisin en saskinlik verici (aslinda
saskinca) noktasi,
hemen hepsinin 'amprik' bulgulara dayanmayan, masa basi 'ahkâm'dan olusmasi.
(...) Kent kent degil, kültür kültür degil. Nasil olacak da bulacagiz popüler
olani?" Eger,
Süheyla Kirca bu satirlara yanit vermeseydi Veysel Batmaz'in bu amprik çalisma
meraki üzerine bir sey söylemek illaki gerekli olmayacakti. Ancak verilen yanit
neredeyse karsi çikilan seyi haklilastirir nitelikte olunca, hem karsi
çikilana, hem de verilen yanita, üçüncü bir cephe açarak itirazda bulunmak
gerekti.
Aralarindaki
diyalogun Türkiye'de yapilan popüler kültür incelemelerine iliskin agirlikli
kismina bir iki sey ilave etmek de mümkün. Ama söylenecek olanlar aralarinda
karsilikli olarak asagi yukari söylendi sayilir ve bu nedenle uzatmanin da
geregi yok. Burada asil sorun su: Bilimsel degerine hiçbir itirazda bulunulamaz
ama amprik çalismalardan ziyade popüler kültür elestirisinin öncelikli sorunu,
perspektifine 'insan'i yerlestirmemesidir. Gazetelerde yer alan popüler kültür
elestirilerinin bütün zaafi bunu yapmamasindan kaynaklaniyor. Bahçesehir
Üniversitesi'nden yazan Süheyla Kirca'nin Batmaz'a yönelttigi elestiri de bu
nedenle güçsüz düsüyordu.
Geçen
hafta popüler kültür elestirisinde mekanik bir tepkiye dikkat çekmeye
çalisiyordum ki, o yazi, yani basinda bunun tipik bir örnegiyle birlikte
yayinlaniverdi; "popüler kültür teorisi, komplo teorisi olarak
kurulamaz" tezine, hemen yani basinda Kirca'nin yazisi muhalefet
ediyordu sanki. Kirca, popüler kültür tanimi yaparken "Popüler kültürün
üretiminde etkin olanlarin, karar verenlerin sermaye gruplari oldugu,
diger egemen güçlerle kendi çikarlari çerçevesinde nasil çogu zaman isbirligi
içerisinde çalistigi" fikrini yazip buna onay veriyordu. Bu onayin
paralelinde, popüler kültür ürünlerinin üreticilerinin, "toplumdaki güç
dengelerinin bozulmasi taraftari olmayan ya da var olan sistemi yeniden
üretmek için çaba gösteren sermaye sahipleri" oldugu tezini
yineliyordu. Yani her seyi basit bir karsitlik iliskisine yerlestirip o sekilde
anlama ve anlamlandirma mekaniginden vazgeçmeyen bir komplo teorisi örnegi
veriyordu. Popüler kültürün ideolojik etkileri için söylenenler dogru olmakla
birlikte, onun üretim kanallari olarak "sermaye gruplari" ya
da "sermaye sahipleri"nin gösterilmesi, üretiminin "sermayenin
çikarlari" ile baslatilip bitirilmesi, o ideolojik etkilerin nasil
olup da gerçeklesebildigi noktasinda derin bir görüsten yoksun olundugunu ele
veriyordu.
O
iktidar ve güç iliskileri nasil oluyor da popüler kültür tarafindan
mesrulastirilip
sürekli kilinabiliyor? Toplumun tutucu ve özgürlesimci potansiyelini belirleyen
karma$Ik yapisini hesaba katmadikça, bu yapinin kurulus semasini anlayamadikça
bunu bilmek mümkün degil. Hesaba
katmadikça
da, en fazla, az çok muhalif görünen kesimlerden kolayca onay almaya hazir,
zahmetsizce edinilmis bu rafine fikri yineler, "popüler kültür, sistemi
yeniden üretmek için çaba gösteren sermaye sahiplerinin isidir" der
çikarsiniz. Jean-Claude Paseron'un "Basic Marksizm" diye
tanimladigi bir yazma ve konusma dilidir bu; boslukta isleyen bu otomatik dil,
çok az sayida basit kavramla her seyden söz edilmis olundugu hissini verir.
Kabul
edelim ki bugün elestiri, popüler kültür denen bilmeceyi, bize hayatin
gizlisini - saklisini kavratacak bilgiler olarak tercüme etmede özel bir güçlük
yasiyor. Yazarinin çok daha serinkanli bir ilgiyle egilmedikten sonra bu
bilmeceyi -çözmek bir yana- anlamasinin dahi olanagi yok. Ama çogunlukla,
anladigimizi sanmamiza yol açan ayni kolayci bakis acisini tercih edip
yineliyoruz. Ve sonuçta, elestirel teorinin bütün emeklerini, o teorinin modern
dünyanin irrasyonalitesini yorumlayan o incelikli elestirisini, kaba bir
propaganda üslübuyla "sermaye" ya da "egemen
güçler" söylevine indirgeyerek heba ediyoruz; "seylesmis,
nesnelesmis insan" diye birtakim kavramlar çözümlemeler var elestirel
teoride, popüler kültürün altyapisi olarak bu insanlari dikkate alan var mi?
Popüler
kültür tek basina "modern insanin tercihlerini düzenleyen" bir
sey degildir. Aksine, belki de kendisi, bir parça "modern insan"in
tercihleriyle düzenlenen bir seydir. Ama her seyden önce bu "modern
insanin" ne demek oldugu üzerine kafa yormak gerekiyor ki, onun
tercihlerinin nedeni ve bir popüler kültür olarak ortaya çikis süreci
anlasilabilsin. Yani, genel olarak "insan"a, ama özel olarak
da "modern insan"a yönelmek gerekiyor. Bunu yapmadan
girisilmis bir popüler kültür tanim ya da elestirisi, eksik, hatali, yanlis
vs... "dogru" olmanin disinda her sey olabilecektir. O nedenle
önce modern insani anlayacagiz, popüler kültürü sonra tanimlayip elestirecegiz.
Aslinda
bu konuda, Veysel Batmaz'in küçümsedigine bakmayin, Türkiye'de popüler kültür
elestirisinin mazisi fazlasiyla güven verici. Ünsal Oskay ve Murat Belge...
Yalnizca bu iki isim bile gündelik kültürü içinde modern insani anlayabilmenin
yolunu yordamini göstermeye muktedir birikimi özetliyor. Gerçi hemen her
tartismada adlari aniliyor; ama galiba biraz edebiyatin klasikleri gibiler,
herkes biliyor ama kimse okumuyor. Gazetelerdeki popüler kültür yazilarina
bakildiginda, anildiklari kadar okunmadiklari, okunmus olsalar bile
özümsenmedikleri anlasiliyor. Popüler kültürü konusmaya devam edeceksek, bu
ise, -en azindan tekrara-, bir sey kesfettim yanilsamasina düsmemek için
elimizin altindaki bu birikimi yeniden okuyarak devam edelim.
Radikal
Gazetesi Pazar Iki eki, 17 Aralik 2000, Sayfa: 6
Öneri, katki ve elestiri
Yakamoz
Anasayfa