Yitip giden o
duygu
Türkçesi: Rita
Urgan
Kuslar bunu yapiyor, arilar yapiyor ve Durex sirketinin bu
yil gerçeklestirdigi "Dunya Capinda Cinsellik" arastirmasina göre,
Ingilizler de bunu yilda ortalama 109 kez yapiyorlar. 27 ülkeden 18 bin eriskin
üzerinde yapilan ve sonuçlari geçen ay sonunda yayimlanan arastirma,
Ingilizlerin yüzde 43'ünün haftada iki ile dört kez sevistigini ortaya
koyarken, yüzde 5'i günde en az bir kez sevistiklerini öne sürüyor. Arastirma
sonuçlari evli olmayip birlikte yasayan çiftlerin cinsel yasamlari en etkin
grup oldugunu, bu gruba girenlerin yilda 146 kez sevistiklerini gösteriyor.
Anlasilan, cinsellik her yerde etkili. Reklamlar,
televizyon programlari, dergi kapaklari ve gazete mansetleri hep cinsellige
odaklanmis durumda. Hepimizin sürekli cinselligi düsünüyor olmasi
bagislanabilir bir durum ve yukarida belirtilen sayilar da bu görüsü
destekliyor.
Yoksa desteklemiyor mu? Durex'in arastirmasina göre,
Amerikalilar rekor bir sayiyla yilda 132 kez sevisiyorlar. Gelgelelim, Kinsey
raporundan bu yana gerçeklestirilen en genis kapsamli arastirma sayilan ve
gecen yil "Journal of American Medicine" tarafindan 3400 denek üzerinde
gerçeklestirilen bir arastirma ise, erkeklerin yüzde 40'inin, kadinlarin yüzde
30'undan çogunun cinsellige en ufak bir ilgi duymadiklarini gösteriyordu.
Cinsellige ilgi duymayanlarin büyük bir çogunlugunun uzun süreli iliskilere
takilip kaldiklarindan emin olabilirsiniz.
Insanlarin kendilerini ölesiye adadiklari iliskilerde
genellikle en önemli özellik olarak karsimiza çikan cinsellige uzaklik özellikle
yirmi-otuz yas grubunda yaygin. Durex arastirmasina bakilirsa, cinselligi en
yogun yasayanlar bu grubun üyeleri (25-34 yas grubu yilda ortalama 113 kez). Bu
durum, cinselligin bir bakima tüm iliskinin barometresi sayilmasindan, ayni
zamanda da, gençlik kavraminin cinsellikle özdeslestirilmesinden ve
yari-platonik iliskilerin yaslilara özgü bir sey olarak degerlendirilmesinden
kaynaklaniyor.
Yedi yili askin bir süredir birlikte oldugu erkek
arkadasiyla "çok ender" sevistiklerini belirten 31 yasindaki Karen,
"Korkunç bir klise bu. Renksiz, kupkuru, cinsellikten uzak yillanmis bir
iliski. On yil önce, günün birinde sevismek istemeyecegim aklima bile
gelmezdi" diyor.
Karen, iliskinin ilk evresine özgü o cosku ve tutkuyu
yeniden kesfetme konusunda Michael'in da en az kendisi gibi ilgisiz oldugunu düsünüyor
ve "Bunu tartismak pek kolay degil, ama konuyu ne zaman açacak olsam,
Michael öyle bir sorunu olmadigini söylüyor. Aslinda, her seyden elimizi
etegimizi çektigimiz söylenemez. Aramizda sicak ve sevecen bir iliski var.
Birbirimize karsi kayitsiz da degiliz, yalnizca çok ender sevisiyoruz, o kadar.
Ikimiz de bunu pek sorun etmiyoruz, ama kuramlar beni tedirgin ediyor. Çünkü
kurama göre, temelde yanlis bir çiftiz" diye ekliyor.
Cinsel ruhbilim uzmani Janice Hillner'e göre, iliskinin
cinsellikten yoksun olmasi mutlaka kökü çok derinlerde yatan bir seylerin göstergesi
degil. Hillner, "Bu durum, ancak tedirginlik yarattigi sürece bir sorun
yaratabilir. Birkaç ayda bir sevismek, her gün sevismek denli normal. Arada bir
sevismek yalnizca o iki kisi arasinda bir çekisme yarattigi zaman soruna dönüsür"
diyor.
Hillner cinselligin kaçinilmaz olarak iliskinin süreci içinde
degisime ugradigina, o renkli ve cosku dolu ilk günlerin bir olasilikla
gelecekle ilgili yanlis bir izlenime yol açtigina dikkat çekiyor. "Yeni
tanistiginiz bir insanla birlikte olmanin coskusu, tutkusu ve yogunlugu o
kisinin daha yakindan taninmasiyla giderek sönüp yok olmaya mahkumdur. Söz
gelimi, flört etme yalnizca kendilerini istedikleri biçimde yansitan iki
yabanci için geçerlidir. Böylece iliski birkaç ay sürer ve sonunda o ilk
coskudan eser kalmaz. Bu da çok dogal bir sey."
Iliskiler konusunda uzman, danisman ruhbilimci ve terapist
Petruska Clarkson da cinsel yasamin inise geçmesinin daha derinde yatan bir
seylerin ilk belirtisi sayilabilmesine karsin, gerçekte böyle bir durumun söz
konusu bile olmayacagini, dahasi böyle bir tavrin kimi sakincalari da
beraberinde getirecegini dile getiriyor ve "Böylesi bir görüs yalnizca
cinsellik yönü agir basan kötü bir iliskinin sürdürülmeye deger oldugu
izlenimini yaratir," diyor. Clarkson, özellikle erkeklerin cinselligi
duygusallikla karistirdiklarina dikkat çekiyor ve "Bana gelen erkeklerin çogu,
'Esimin neden yakindigini bir türlü anlayamiyorum. Harika bir cinsel yasamimiz
var,' diyorlar," diye ekliyor.
Yine de, platonik ya da neredeyse platonik iliskiler son
derece dogal olmakla birlikte, bu tür iliskilerin altinda yatan baska nedenler
olabilir. Kitle iletisim araçlari sürekli olarak cinselligi körüklemeye çalisiyorlar.
Kadin dergileri haberlerde cinsellik konusuna en az birkaç kez deginilmesi
gerektigini belirleyen bir politika izliyorlar ve okuru cinsel yasaminda bir
degisiklik "olmamasi" gerektigine, degi$ikligin islerin yolunda
gitmediginin bir göstergesi olduguna inandirmaya çalisiyorlar. Tüm bunlar
insanlarda belli bir baski ve kaygiya ve cinsellikten el etek çekmenin yasamla
olan tüm baglarin kesilmesiyle özdes oldugu izlenimine yol açiyor.
Üç yili askin bir süredir erkek arkadasi Tim ile
sevismedigini söyleyen 29 yasindaki radyo arastirmacisi Jane, "Cinsellikle
ilgili arastirmalari okudugumda ya da "Sex and the City" dizisini
izledigimde utançtan yerin dibine geçiyorum. Içimde korkunç bir gizi tasiyormusum
gibi bir duygu bu. Neden yapmam gerektigi gibi, Tim'i iç giciklayici iç çamasirlari
giyerek ve her bir yanima kokular sürerek bastan çikartmaya çalismiyorum? Bu
konuyu zaman zaman dostlarimla tartisiyorum, ama her seferinde o garip cinsel
kabadayilik duvarina tosluyorum. Görünüse bakilirsa, tümü de bir yigin iliskiyi
ayni anda sürdürüyor. Böyle olunca da, tartismaya açtigim konuyu evirip çevirmek
zorunda kaliyorum ve onlara, 'Aramizda cinsellik yok diyorsam da, bu hiç yok
demek degil,' diyorum. Oysa, anlatmaya çalistigim sey tam da bu," diyor.
Jane konuyu Tim ile tartismanin da en az dostlariyla
tartismak denli güç oldugunu söylüyor. "Gün geliyor bu konuyu ona açmak
istiyorum, ama ikimiz de bu konuda konusmamaya öylesine alismisiz ki, agzimi açacak
olursam oyunbozanlik ettigim duygusuna kapiliyorum."
Öte yandan 34 yasindaki Lynn, kocasi Anton ile arasindaki
platonik iliskiye ayak uyduramamaktan yakiniyor. "Eskiden beni ben yapan
cinsel dürtülerimdi. Cinsellikten hoslaniyordum ve cinsellik bende özgürlük
duygusu yaratiyordu. Simdi ise bu ilgimi yitirdim ve Anton ile aramizdaki
cinsellik hemen hemen yok oldu. Onun karsisinda, kisiligimin en can alici bir
parçasini yitirmisim gibi bir duyguya kapiliyorum."
Çiftlerin cinsellige sirt çevirmelerine yol açan ne? Büyük
bir çogunluk için bunun nedeni aileye bir çocugun katilmasi. Yasam biçiminin
degismesi ve uykusuzluk gibi etmenlerin yani sira, kadinin iliski sirasinda
sanci çekmesi, yeniden gebe kalma korkusu ve dogum sonrasi bedeniyle barisik
olmamasi da etkili olabiliyor.
Peki, ya çocuksuz çiftler? Yaygin bir görüse göre, çalisan çiftlerde
cinsel arzu isin yarattigi yorgunluk ve gerginlikten ötürü yok oluyor.
Gelgelelim, cinsel sorunlar konusunda uzman olan Dr. Sidney Crumb bu tür
etmenlerin yalnizca bir gerekçe olarak öne sürüldügüne inaniyor ve "Gerçekten
de günde 12 saat çalismak zorunda misiniz?" diyor.
Crumb iliskilerde cinsel sorunlar yasanmasinin en önemli
nedenlerinden birinin, kadinin sürekli evrilen rolünden kaynaklandigina
inaniyor. "Çok sayida erkek, bugün bile, cinsel iliskiyi kadinin
baslatmasindan tedirgin oluyor ve çogu, eslerinin kendilerinden fazla para
kazanmalarini bir türlü sindiremiyor."
Belki de, bu konuda artik çok sey biliyoruz. Belki de
sorun, 21. yüzyilda cinselligin siyasal ve bilimsel verilerle tika basa dolu
olmasindan ve bu yüzden en ufak cinsel soruna bile kuskuyla yaklasmamizdan
kaynaklaniyor. Yararli olmakla birlikte, cinsellikle ilgili arastirmalar ve
raporlar bedenimize yaklasim biçimimizi de etkiliyorlar. Bir zamanlar yalnizca
hoslandigimiz, ancak üzerinde pek kafa yormadigimiz seyler kurcalaniyor. Bir
zamanlar iple yapmaktan hoslandiginiz seyler, bir yigin davranis örnekleri ve
ruhsal durumla baglanti kurularak,sadomazosizm olarak degerlendiriliyor. En
ufak bir tökezleme bizi bir iç hesaplasmaya sürüklüyor. Belki de, iliskiye
bagli duygusal olaylar zincirinin kaçinilmaz bir etmen olusturdugu uzun süreli
bir iliskide, tüm bunlar fazlasiyla içinden çikilmaz oluyor.
Cumhuriyet Pazar Dergi eki, 03 Aralik 2000, Sayi: 767, Sayfa: 2-3
Öneri, katki ve elestiri
Yakamoz
Anasayfa