Vatandasa nefes alani

Ayse Kadioglu*

     

Siz vatandas misiniz, yoksa herhangi biri misiniz? Bu soruya vereceginiz cevap elbette ki vatandas olmaya yükleyeceginiz anlam ile ilgili. Türkiye gibi cumhuriyetçi bir gelenegi olan ülkelerde, vatandas kavramina yüklenen anlamlar onlari üstleneni ezecek -yani bireyselligini törpüleyecek kadar agir. Vatandas olmak haklardan ziyade çesitli görevler ile iliskilendirilir. Ancak bu görevleri yerine getirenler vatandas olmaya hak kazanirlar. Geçenlerde 'herhangi biri' olmak ile ilgili O. Henry'nin bir öyküsünden söz eden bir makale okudum. O. Henry öyküsünde, New York sokaklarinda herhangi birini azimle aramaktadir. Bu amaçla, sokakta gördügü insanlara 'herhangi biri'ni görüp görmediklerini sorar. Aldigi cevaplardan tatmin olmaz ve 'herhangi biri'ni bulmaya, onunla yüzyüze sohbet etmeye iyiden iyiye niyetlenir. Bu amaçla, bir gece New York sokaklarini kendi misyonu ile körlesmis bir sekilde arsinlarken bir arabanin çarpmasi sonucu hastanelik olur. Ertesi gün hastanede ayildiginda, bu kazayi haber yapan gazetede söyle bir ifade görünce donar kalir: "Dün gece ... caddesi ile ... sokaginin kösesinde bir araba bir yayaya çarpmistir. Hastaneye kaldirilan kisi, herhangi birisine

benzemekteydi." Evet, iste günlerdir sokaklarda aradigi 'herhangi biri' aslinda kendisiydi. Onunla yüzyüze konusmak için aynaya bakmasi yeterli olacakti.

 

Vatandaslik ile 'herhangi biri' olmak arasindaki iliskiyi bu öyküyü zikreden James Donald (Stuart Hall ve P. du Gay'in Questions of Cultural Identity baslikli kitabinin içinde) Dr. Jekyll ve Mr. Hyde arasindaki iliskiye benzetiyor. Nasil Dr. Jekyll Mr. Hyde'in maskesi ise, vatandaslik da 'herhangi biri' olmanin maskesi. Yani siz 'herhangi biriyim' diye dolasmazsiniz ortalikta. Varliginizla ilgili bir durumu daha ziyade vatandaslik ile dile getirirsiniz. Daha dogrusu içinde bulundugumuz yapi modern olmasi itibariyle bunu iteler, bu yüzden modern toplumda yasam maskeli bir baloya benzetilebilir. Vatandaslikla ilgili çalismalarin bugün geldigi noktada vatandas ile herhangi biri arasindaki köprüler atilmaya çalisiliyor. Yani vatandaslik erdemlerle yüklenmekten kurtarilip daha siradan bir kavram olarak düsünülmeye çalisiliyor.

 

Türkiye gibi cumhuriyetçi gelenekten gelen ülkelerde, böyle bir durumu tahayyül etmek bile zor. Vatandaslik kutsal bir kavram olarak addedilir ve

içinin bosaltilmasini öne sürmek bile densizlik olarak algilanabilir. Zaten genellikle de vatandasligin içinin bosaltilmasindan degil onun yeniden tanimlanmasindan söz ediliyor. Vatandaslik tartismalari da genellikle 'nasil bir vatandaslik?' sorusu üzerinde odaklaniyor.

 

'Nasil bir vatandas?' sorusu tarih boyunca 'Nasil bir toplum?' sorusu ile kosut olarak varoldu. Siyasal kuramin tam orta yerinde duran 'Nasil bir toplum daha iyidir?' sorusu bugün de vatandaslik tartismalarina eslik ediyor. Kimileri klasik bir yaklasimi yineleyip, ortak iyi etrafinda kurgulanmis, cumhuriyetçi bir yapinin, iyi topluma isaret ettigini söylüyorlar. Burada vatandas toplumsal alana ait ve dolayisiyla da topluma karsi görevleri ön plana çikiyor. Kimileri ise iyi toplumun istediklerini tüketmeye dair seçme hakkinin azami oldugu bir toplum oldugu düsüncesinde birlesiyorlar. Burada vatandas pazara aittir, pazarda istedigi gibi tüketme haklari öne çikarilmistir. Kimileri ise bu fani tüketim duygusunun ötesinde ulusal kimligin, ulusal degerlerin öne çikarildigi, hatta yer yer bireyselligi zaptettigi, ulusala dair geleneklerin tekrar tekrar

kesfedilip öne çikarildigi bir toplumu yegliyorlar. Burada da vatandas millete aittir. Bütün bu büyük projelerden kaçan kimileri ise yerel olani, etnik olani, dinsel olani öne çikarip çok daha küçük aidiyetlere yani kimliklere siginiyorlar.

 

Gerçekten de 'vatandas' her seyden önce aidiyetle iliskilidir. Milliyetçilik literatürü ile içiçe geçmis olan vatandaslik çalismalarinda vatandas ya daha kapali, geleneksel bir birim olarak 'millete', ya da özümsemeye daha egilimli bir birim olarak 'devlete' ait olarak düsünülür. Buna göre bir ülkede vatandaslik politikalarinin ne kadar özumseyici veya ne kadar tecrit edici oldugu üzerine fikir yürütülebilir. Örnegin, özümseyici, devletçi bir yaklasim içinde olan Fransa'da vatandaslik devlete aidiyet olarak addedildi ve birtakim yükümlülükleri yerine getirmek beraberinde Fransiz vatandasi olmaya hak kazanmayi iteledi. Oysa Almanya'da Volk prensibine dayali vatandaslik politikalari, uzun yillar vatandasligin kan bagi prensibiyle belirlenmesine yol açti. Böylece ne yaparsan yap Alman olmanin imkânsiz oldugu bir durum ortaya çikti. Bu durumu, geçenlerde katildigim bir toplantida Ali Mazrui söyle dile getirdi: "Bir Arap Fransa'da ne kadar iyi Fransizca konusursa konussun tam olarak Fransiz olmaya layik görülmüyor; Almanya'da ise Araplar Almanca konusmaya dahi layik görülmüyorlar". Türkiye'de durum vatandasligin genelde 'devlete' ancak zaman zaman da 'millete' üyelik olarak algilanmasi seklinde tecelli etti. Vatandaslik nosyonu genelde devlete üyelik olarak algilandi ancak azinliklar ile olan iliskilerde zaman zaman bu durum degisebildi ve dinsel, kültürel ve etnik aidiyetler vatandaslikla eklemlenmeye çalisildi. Bugün artik 'Türk olmak' yerine 'Türkiyeli olmak' ifadesi eskisinden daha yayginlasti. Tabii yayginlasirken de kendi panzehirini yani Türk olmaya dair aidiyetleri de tetikledi. Bütün bu kutuplasmis, ikili tanimlarin arasinda vatandasligin çok önemli bir boyutu güme gidebilecek gibi görünüyor. Bu da vatandasligin siyasal boyutu. Vatandas nosyonunu iki karsit tanim olarak 'devlete' veya 'millete' aidiyetin ötesinde 'bir durus' ya da aidiyet sorunsalindan devamla 'siyasal alana aidiyet' olarak ele almak mümkün mü?

 

Yani 'iyi toplum' siyasal alanin devlet tarafindan yutulmadigi, siyasetin mesru oldugu bir toplumsa, iyi vatandas da ne anayasal bir yurtsever, ne de korkutuk bir milliyetçidir. Iyi vatandas bu siyasal alanin içinde var olan, onun dinamiklerini belirlemede etkin oldugunu düsünen aktif bir varliktir. Siyaset etmenin bu denli kötü yan anlamlarinin oldugu bir ülkede bu anlamda iyi vatandas olmaya niyetlenenlerimiz pek de fazla olmasa gerek. Ancak, iyi toplumun istedigini tüketmekle sInIrlI olmadigi ve hâlâ bir arada yasamanin usullerinin bir önemi oldugu da yadsinamaz. Türkiye'de vatandas olgusunu devlet ve milletin ötesinde ele almanin önemini vurgulamak gereksinimi giderek artiyor. Vatandas denilen kisi siyasal bir varlik olarak vardir ve onu o pek sevmedigimiz, kirli siyasal alanin içinde tahayyül etmek bu kavram üzerine atilmis olan dügümleri açmak için gerekli görünmektedir. Klasik, cumhuriyetçi gelenegin öne çiktigi ülkelerde vatandasligi yüklendigi kutsal anlamlarin ötesinde daha nötr bir kavram olarak ele almak, onu yeniden tanimlamaya yönelik çabalarin saniyorum ilk asamasidir. James Donald'in yukarida sözünü ettigim makalesinde de söyledigi gibi: "Iyi vatandaslar ve ödün vermez Cumhuriyetçiler, bizim gibi hatali kullar olan herhangi birilerine biraz nefes alacak mekân birakmalilar."

 

* Sabanci Üniversitesi, ögretim üyesi

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa