Popüler 'olan' kültür üzerine

Veysel Batmaz

     

     

Son dönemde, popüler kültür üzerine devsirme çalismalar ve gazete yazilarinda bir artis gözleniyor. Bu artisin en saskinlik verici (aslinda saskinca) noktasi, hemen hepsinin 'amprik' bulgulara dayanmayan, masa basi 'ahkam'dan olusmasi. Bunun nedeni, herhalde, Türkiye'de popüler kültürle

ilgili tartismalarin, uzun süredir, -ki 20 yillik net, 150 yillik brüt bir tarihe sahiptir, kentlesmesini arti degerin biriktirilmesi (tasarrufu) yerine talan edilmesi üzerine oturtmus bir siyasal yapinin egemenliginde sürdürülmüs olmasidir. Haklidirlar. Bu talan tozdumani arasinda, 'amprik' olarak saptanacak seyler, eriyip, buhar olup, hizla yok olurken, bizim

akedemi(syenler), nasil yapsin da bu buharlasma hizini yakalasin? Kent kent degil, kültür kültür degil, nasil olacak da bulacagiz popüler olani? En popüleri bile (arabesk) geldi de çoktan geçti bile...

 

Popüler kültür üzerine yazmayi sürdürenlerin bir kismi, Türkiye'nin kentlesme dinamiklerini, yine bir popüler kültür ürünü olan basindan, günümüzün yaygin deyimiyle medyadan edindikleri yüzeysel (sistematik bir amprik ve teorik içerigi olmayan) izlenimlerle anladiklari ve açikladiklari için, popüler kültürü bir türlü yerli yerine koyamazlar fakat nedendir bilinmez israrla ve inatla eksik gedik, tartismayi sürdürürler. Bunlar daha çok 'akademik gasteci' taifesidir.

 

Bir baska kesim ise, Ünsal Oskay'i okuduktan sonra hizlarini alamaz, ise 'akademik' yaklasir. Bunlar da çogunlukla, denli densiz, bir yigin yabanciyi çevirerek ya da aktararak, popüler 'olan' kültür üzerine bir tür(k) teori olusturduklarini zannederler.

 

Simdi gelelim sadede: Popüler kültür kentin kültürüdur. Türkiye'nin kentlesme dinamiklerinin kültüre yansiyan boyutlarinin erken tarihi, Behice Boran, Mübeccel Kiray, Pertev Naili Boratav, Ahmet Hamdi Tanpinar ve digerleridir. Daha da erken tarihi, Atatürk döneminin "insan", "Kadro", hatta "Terbiye Postasi" gibi dergilerdir. Bu arada, Dogan Avcioglu'nun "Türkiye'nin Düzeni", aslinda bir kentlesme analizi çabasindan çikmis olan Stefanos Yerasimos'un "Azgelismislik Sürecinde Türkiye" ve Ismail Cem'in sosyolojik eserleri, su anda çok sematik kaçsa da, popüler kültürümüzün gelisme dinamiklerini gizli gizli açiga çikartan eserlerdir. Bu kitaplardaki bilgilerden kopan günümüz Türkiye'sindeki popüler kültür incelemeleri, henüz amprik bir inceleme düzeyine erismemis ve dolayisiyla teorik çerçevesi olusturulamamis spekülatif düzeyde hüküm süren çalismalarla sInIrlI kalmakta; ya da yabancilardan devsirme antolojiler halinde sunulmaktadir.

 

Popüler kültür üzerine ahkam kesenlerin çogunlugu, bu kültürü, yaygin olarak tüketilen müzik ürünlerine indirgemeye egilimli tartismacilardir. Bunun tek bir nedeni vardir: hiç arastirmadan en kolay amprik veriye sahip olunabilen popüler kültür göstergesi, yaygin olarak dinlenen müziktir. Aristotales bile, popüler kültürü tanimlarken müzigi örnek verir.

 

Popüler kültür üzerine tartisanlar, kentlesme sürecinden bahsettikleri halde, bu sürecin mütemmim cüzzü olan, 'popüler' olanla, 'kitlesel olarak üretilmis' olani birbirine karistirirlar; kültür ile sanati bulamaç ederler; begeni ile tüketimi es zannederler; ve en önemlisi de, seçme eylemi ile elde edilebilir olma durumunu birbirinden ayirt edemezler. Hatta, bu tartismacilar tarafindan, bilinçsiz ve bilgisiz bir biçimde, seçme (choice) ve elde edilebilir olma (availibility) ile arz (supply) ve talep (demand) es anlamda kullanilir. Kisacasi, Türkiye'de popüler kültürü 20 yildir itise kakisa tartisanlar, popüler kültür ile teorik olarak iliskiye gir(e)memenin bedelini öderler.

 

Bu teorik ve tarihsel vurdumduymazlikla, Türkiye'nin popüler kültürü deyince herkesin hemen ilk aklina gelen 'arabesk müzik' konusunda tek ve yeterli arastirmayi neden bir Ingiliz'in (Martin Stokes) yapabildigi konusuna da fazla kafa yorulmaz.

 

Teorik olarak popüler kültür ile ilgilenenler, mutlaka, Lukacs'i okumalidirlar. Caudwell'i anlamalidirlar. Ayrica, Lowenthal'i bilmelidirler. Bir de, Bowling Green Üniversitesi'nin uzun yillar yayinladigi Popular Culture adli dergiyi bulup karistirmalidirlar. Tabii ki, Ünsal Oskay'i bulmalari daha kolaydir fakat takip edebilmeleri biraz zordur. Bir de ek olarak sunu belirtmek gerekiyor: Popüler kültür sadece Frankfurt Okulu ile sInIrlI bir teorik çerçeveye sahip degildir. Frankfurt Okulu'nun popüler kültür elestirisi aslinda kapitalist bir kültür sanayisi elestirisidir. Bu elestirinin, Lukacs, Lowenthal (FO üyesidir), Caudwell ve Brecht ile beslenmeden anlasilmasi pek kolay degildir. Hatta, popüler kültür üzerine düsünmeyecek, sadece gazete yazisi yazacaksaniz, gerekli de degildir.

 

Konuya biraz da tanimsal olarak bakarsak, 'popüler' kelimesinin etimolojisi, populace, populasyon, public, publication, pub, people gibi kökensel akrabaliklara dayanir. Hatta, esanlam olarak common, demos, demokrasi gibi sözcüklerle de iliskilendirilebilir bir anlamsal baga sahiptir. Latince ile Eski Yunanca açisindan ayriklasan, Ingilizce'de kullanilan bu sözcüklerin hepsi, halk, yayginlik, ortaklasacilik, kamu, demokrasi gibi Türkçe karsiliklara sahiptir. Popüler kültür bu nedenle, halktir, demokrasidir, ortak ve yaygin eylem ve begenilerdir; amma en önemlisi, bir daha vurgulayalim, popüler kültür, kent denen yerlesim yerinin kültürüdür. Kent eger demokratikse, o da demokratiktir; kitlesel üretim varsa kentte, o da kitle kültürüdür. Özgürlesmeci bir kentsel yapida, o da özgürlügün kültürü olur. Eski Yunan Atina'sinda da vardir; New York'da da. Halkin etkinligi kadar elestireldir; edilginligi kadar kabul edicidir. Yani, bir taraf degil; bir olgudur. Bazen bir endüstridir; bazen bir estetik tekliktir. Ama yayginsa (popülasyonlara yayilmissa) popülerdir. Tanimsal olarak bir de $u çok önemlidir: Seçkin ve folk kültürlerinin aksine, popüler kültürün sosyolojik bir katmana dayanmasi sözkonusu degildir. Yani, popüler diye sosyolojide bir katman yoktur. Yani halkin içinde, üstünde veya altinda bir kültür degildir. Gündelik hayatin kültürüdür. Popüler kültür sadece saptanabilir bir olgudur. Etkileri ve gelecekle ilgili dinamikleri spekülatif olarak degerlendirilemez. Amprik olarak ortaya çikartilmadan, teorik bir çerçeveye oturtulmadan hakkinda ne dense bostur. Entelektüel bir sayiklamadan öteye gitmez.

 

Popüler kültürün içinde varoldugu araçlar ve etkinliklere göre yapisi

belirlenir. Nasil, folk kültürü ve seçkin kültür ayri ayri ve farkli katmanlarin begenileriyle olusmus yasam tarzlariysa ve degisik araçlarla yaratiliyorsa, popüler kültür de kent içindeki yaygin ve birbirlerini tanimayan katmanlarin gündelik kültürüdür. Bu nedenle, seçkin kültür ögelerini de kullanir, folk ögelerini de. O araci da, bu araci da.

 

Bariz bir örnek ile noktalayalim: Televizyon bir iletisim aracidir; kendi basina teknolojik bir olgudur. Televizyonun içerigi popüler de olabilir, seçkin de, folk da... Ama televizyon izlemek popüler kültürdür. Televizyonu populasyonun çok büyük bir çogunlugu izler. Seçkini de izler, folku da. Televizyonla, opera da izlenir; Orhan Abi de... izleyen herkese etkisi ayni olur; tipki popüler kültür gibi. Bu etki, toplumu 'orta - yol'a sokmaktir; mainstreaming'dir. George Gerbner'in bu ünlü kavrami, 'cultivation' ile birlikte, popüler olan kültürü hem vareder, hem de onu popüler kilar.

 

Bir son nokta daha: Popüler kültürü anlamak ve saptamak, popülasyonu anlamak ve saptamaktir. Anlayip saptadiginizda ne yaparsiniz, o da size kalmistir. Elinizde tuttugunuz bulgu, akademik çalisma da olur; siyasal propagandada da kullanirsiniz. Keyif sizin; kültür sizin...

 

Radikal Gazetesi Pazar Iki eki 19 Kasim 2000, Sayfa: 6

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa