Öteki Amerika

Z.A.

     

ABD'nin güneyinin kalbi Missisippi deltasinin içlerinde, New Orleans'in caz ve nese dolu sokaklarinin arkalarinda, New York'ta, Chicago'da, Los

Angeles'ta büyük sirketlere ait yüzlerce katli gökdelenlerin gölgesinde, Al Gore ve George W. Bush'un unuttugu bir Amerika var. Yoksul, umutsuz çogunlukla siyah ve 7 Kasim'da sandik basina gitmeyecek öteki Amerika.

 

Amerika'nin fakirleri basin ve politikacilar tarafindan ilk kez 1962'de yayinlanan Michael Harrington'un "The Other America: Poverty in the United States / Oteki Amerika: Birlesik Devletlerde Yoksulluk" adli kitabiyla fark edildiler. John Kennedy fakirlige savas açtigini ilan etti. 1993'te Ronald Reagan, fakirlige açilan savasin fakirlik tarafindan kazanildigini bildirdi.

 

Bush'un zenginlerle, Al Gore'unsa üst orta sinifla flört ettikleri son seçim kampanyalarinda da fakirler görmezden geliniyor. Sadece büyük sirketler tarafindan sponsorlugu üstlenilen baskanlik televizyon tartismalarindan uzak tutulan Ralph Nader "ülkemizdeki çocuklarin yüzde 20'si korkunç bir fakirlik yasamaktadir. Bu gelismis ülkeler içindeki en yüksek orandir" deme cesaretini gösterebildi. Amerikan tarihinin en genis devlet bütçesini ellerine geçirdiklerinde nasil harcayacaklarini tartisan iki baskan adayi, memleketin zenginliginden gözleri kamasmis, büyük sehirlerdeki binlerce evsizi, pamuk tarlalarinda mevsimlik çalismaktan baska hiçbir sansi olmayan on binlerce siyahi, göçmenleri, güneyde imkansizlik ve issizlik yüzünden çürümeye terk edilen kasabalari görmezden geliyorlar.

 

Coahoma, Missisippi deltasinin göbeginde küçük bir kasaba. Bölge rahibi Benny Brown, kasabayi "yoksul siyahlarin çekinceli bölgesi" olarak

tanimliyor. Güneyin kuru yazi bitip pamuklar toplandiginda, Coahama ve yakinlarindaki Clarksdale'in sakinleri hasat bayrami yapamiyorlar. Bu

bölgedeki insanlarin yüzde 40'i fakirlik sInIrInIn altinda bir gelirle yasamlarini sürdürmek zorundalar. Onlar için sonbahar issizlik, parasizlik, depresyon, alkol ve uyusturucu demek.

 

Günümüz Amerika'sinin zengin bir orta sinif yaratan "güçlü" ekonomisi Bush'u zenginlerle üst orta sinifa iterken önceden "emekçi kesim"den bahseden Al Gore'u bu tanimi unutmaya zorladi. Artik Al Gore da üst orta

sinifa göz kirpiyor.

 

Politikacilar için fakirlerin oylarini kazanmaya çalismak para ve zaman kaybi. Geçen seçimlerde Mississippi'nin sadece yüzde 33'ü oy vermis. Coahoma Washington'un ne kadar umurundaysa, Washington da Coahoma'lilarin o kadar umurunda.

 

Clinton'un baskanligi zamaninda kotarmaya çalistigi saglik reformu tepetaklak düstü. Sonra 1996'da çikan sosyal güvenlik reformu on binlerce insani her ay aldiklari ayliktan muaf tutup bir-iki hafta içinde kaybettikleri islerde çalismaya zorladi. Orta sinif yükselirken fakirler uçurumun en dibine dogru sürüklendiler.

 

Clarksdale halki oraya gelen ilk pamuk toplama makinesine "seytan" diyor. Bu makine yüzünden issiz kalan binlerce insan kuzeye göç edince Chicago, New York, Detroit ve Washington gettolari olustu.

 

Clarksdale, geçen yil Temmuz ayinda Kennedy'nin izinde yürümeye çalisan Clinton'un gerçeklestirdigi "Yoksulluk Turu"nda ziyaret ettigi kasabalardan biri. O zaman baskandan bazi sözler alan çicekçi Shirley Fair, "Hiçbir sey iyiye gitmedi" diyor. "Demiryolu kapandi. Fabrikalar burayi terk etti. Sokaklari çeteler sardi, küçük esnafin yasama imkani yok artik.

Tutunabilecegimiz hiçbir sey kalmadi."

 

Jonestown, Clinton'a danismanlarinin ugramamasini tavsiye ettikleri baska bir fakir güney kasabasi. Buraya on yillardir tek bir beyaz insanin bile yolu düsmemis. Jonestown'un valisi Joe Phillips, kasabanin 20 yil öncesine kadar çiftçilikle ugrasan ve gelismekte olan bir kasaba oldugunu söylüyor. "Sonra makineler geldi, insanlar isten çikarildi. Beyazlar kendi küçük isletmelerini de beraberlerinde götürerek gittiler. Kasaba çürümeye basladi." Ayni kasabadan Albert Mitchell: "Ben hep tarlada çalistim. Fakat artik sadece mevsimlik is var. Hasatla birlikte is de bitiyor. Çalisirken içmiyorum. Ama is güç yokken bardan çikmiyorum. Karim beni ve çocuklari evden atti."

 

Peder Benny bunu bir kisir döngü olarak görüyor. Yoksulluk beraberinde alkol ve uyusturucu bagimliligini ve siddeti getiriyor. Eskiden bu fakir bölgede insanlari bir toplum olarak bir arada tutan kiliselere devam edenlerin sayisi da gittikçe azalmis. Artik her seyden umutlarini kesmisler. Kadinlar 17-18 yaslarinda çocuk dogurmaya basliyorlar çünkü çocuklulara yapilan sosyal yardima ihtiyaçlari var.

 

"Çekinceli" bölgelerin hepsi siyah degil. Meksika sinirinda, Texas, Arizona ve California'da ayni sorunlarla bogusan birçok Hispanik topluluk var.

Kizildereliler ise 150 yil once atildiklari tozlu rezervasyon kamplarinda yasam savasi veriyorlar.

 

Jonestown'un sakinlerinden 22 kedili Ruby'in büyükanne ve babasi bu bölgelerde pamuk toplayan kölelermis. Ruby çocuklugunda sabahtan aksama kadar pamuk tarlalarinda çalismis ve kagit üzerinde kaldirilan kölelik

kurumunun bittigine inanmiyor. Nasil inansin? Iki baskan adayina hiçbir tartismada Amerika'daki yoksul kesimle ilgili ne yapmayi düsündükleri

sorulmadi. Kendini dünyaya 25 yasindaki internet milyarderleri, milyon dolar bütçeli filmler, gelisen teknoloji, parali ve mutlu aileli dizilerle lanse eden Amerika, yoksullukla yüklü karanlik yüzünü bütün gözlerden, ama öncelikle kendi vicdanindan saklamaya çalisiyor.

 

Radikal Gazetesi Pazar Iki eki, 29 Ekim 2000, Sayfa: 5

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa