Reddin evrensel dili

 

Yildirim Türker

 

Kraliyet savaslariyla, isgallerle, taç giyme törenleriyle, seçkin ve güçlü olan lidere gösterilen sadakatle takip edilerek yazilan Tarih, otoriter, hiyerarsik, siddetin kurumlastigi yapilari onaylamayi, insanligin onsuz olmaz yapi taslari olarak mesrulastirmayi amaçlar. Bu tarih anlayisinin arkasinda boyun egmis, basit bir memur olarak biraz mahçup siritan bir gölge vardir: Iktidar muhasebecisi.

 

Insanlik tarihini soylu, güçlü, dirayetli liderlerin iradesine baglayan, onlarin sasaali zorbaliklarina güzelleme olarak kaydeden anlayis, genç kusaklara ilk is, okuma-yazmayla birlikte, aktarilir. Bu tarih anlatisinda münferit

ayaklanmalar hak ettikleri sekilde bastirilir, halki birlik-beraberlik çatisi altinda toplayan otorite her seferinde toparlanip yoluna devam eder. Tarihi yazacak olan kalem, kayitsiz sartsiz güçlünün elindedir.

 

Reddin, muhalefetin, karsi koymanin tarihi, bu kadar çizgisel degildir. Siçramalarla, masal kipine uygun düsmeyen kopuslarla yarali bir tarihtir. Trakyali bir çobanken, ordudan kaçtigi için köle düsen ve gladyator olarak

satilan Spartakus, kölelerden olusan baskaldiri ordusuyla Roma askerlerine birkaç benzersiz yenilgi tattirdiktan sonra Milada 71 yil kala koskoca imparatorlugun bin bir çabasi sonucu yok edildi. 6000 köle, bu baskaldiriyi lanetlemek amaciyla, ibret-i alem için çarmiha gerildi. Birçok tarihçinin bu katliami pek yerinde bulmasina karsin Spartakus'un adi, direnisi simgeleyegeldi. Voltaire, bu Kölelerin Savasi'ni, 'Belki de dünyanin tek hakli savasi' olarak adlandirmis, Spartakus'un adi Fransiz Devrimi'nde de anilmisti. Birinci Dünya savasinin ilk günlerinde, Almanya'da Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'in 'Spartakus Birligi' de kanli bir biçimde bastirilmis, büyük savas, karsi çikan komünistlerin üstünden akip gecmisti.

 

Muhalif olmanin, reddetmenin, baskaldirmanin dili çagdan çaga gelisti,

zenginlesti. Ama resmi tarihe inat, çag-asiri, ulus-asiri akrabalik baglarini sürdürdü. Zola'nin, Dreyfus davasi üstüne yazmis oldugu sanli "Itham Ediyorum" baslikli metin, yüz yil sonra Amerika'da Vietnam Savasi karsiti ilk metinleri de tetikliyor, onlar da "Itham Ediyoruz" basligiyla dolasima giriyorlardi. Ingiliz tarihinin ilk büyük halk ayaklanmasina adini veren Wat Tyler, 1381 yilinda 2. Richard'in ordularina karsi koyuyor, yoksullarin acimasizca vergilendirilmesine baskaldiriyordu. Tyler ve yandaslari bütün kilise topraklarina el konmasini talep ediyor, otoriteyi sIkbogaz ediyordu. Boynu vurulup ayaklanma bastirildiktan 6 yüzyil sonra bir baska 'Köylü Ayaklanmasi', yine onun adi altinda örgütlenip bu kez adaletsiz vergilendirmeye karsi zafer kazaniyordu. Kral Richard'in sistemli bir sekilde Wat Tyler'in adini unutturma çabalari sonuç vermemisti.

      .....................

Seattle'da, Melbourne'de, Prag'da olup bitenler, dünyanin umutsuzca yaslanmamis oldugunu; insanin baskaldiri diline sarilarak katedecek daha çok yolu oldugunu gösterdi. Uzlasmazlik çevresinde toplanan onca insan,

muhalefet tarihinde esi görülmemis bir çesitlilik, bir ittifak biçimi sergiliyordu. Yoksulluga, esitsizlige, ayrimciligin her türüne; uzun süredir sorgulanmasi bile enayilik sayilan bir sisteme karsi farkliliklarini koruyarak seslerini duyurdular. Sistemin sorgulanabilirligini göstermekle kalmayip farkli bir direnis diliyle tekerine çomak sokulabilecegini de kanitlamis oldular. Muhalif olmanin, ret cepheleri olusturmanin, ortak düsmana karsi yan yana durmanin küçük

görülesi, beyhude bir çirpinma olmadigini, vahsi kapitalizmi zayif

noktalarindan vurmanin hak oldugunu insanlik tarihine bir kez daha yazdilar.

Baskaldirinin, muhalefetin dili yeniden yaziliyor. Hantal örgütlenmeleri kendi otoriter dilini üretiveren stratejilerinin yerini her tür otoriteyi sorgulayan, yeni bir 'hayat tarzi' üretmeye talip bir hareket aldi. Bu hareket örgütlenmek için yepyeni kanallar kullaniyor. Etiyopya'dan California'ya kadar uzanan bir dayanisma hattinda yepyeni direnis taktikleri alisverisi sürüyor. Insan haklari ihlallerine karsi güçlü bir bildirisim agiyla aninda dayanisma refleksinin harekete geçirilmesi saglanabiliyor. Dünyanin her yerinden muhalif bir çirpida veri toplama, arastirma yürütme, bilgilerini bir araya getirme konusunda ustalasiyor. Iskencecilerin dökümü, Pinochet'den en küçük polise dek çikariliyor. Internette kurulan özgür siteler, resmi iletisim kanallarindan yararlanamayan halklarin sesi oluyor. Gerek mayina karsi mücadelede gerek kadinlarin karsilastigi ayrimciligi ilan edip kimi güçlü hükümetleri göçmen politikalari konusunda sIkIstIrmakta kullanilan yöntemler sonsuz çesitlilik gösteriyor. Berkeley'deki Polis Gözlem grubu siddet uygulamasiyla ünlü polise soluk aldirmiyor, vardiyalar halinde sehre dagilip en ufak siddet uygulamasini kaydediyor. Guatemala'li göçmenler, insan haklari gözlemcileriyle birlikte yasiyor. Hindistan'da çocuk emegi kullanimina karsi bir duyarlik yaratmak isteyen eylemciler, sirketleri ürünlerinin üstüne 'Çocuk emegi kullanilmamistir' yazmaya zorluyor. Arjantin'de 'Vatandasin Gücü' vakfi bir kanalla anlasip televizyondan halka haklarini hatirlatan, yol gösteren programlar yapiyor. Bütün bu taktikler, dünyanin her kösesine ulastiriliyor. Gönülluler, dünyali olmanin coskusuyla sinir tanimadan her tür zorbaligin, vahsetin karsisinda dikiliyor. Grevler, boykotlar, bu kalin direnis hattinin verdigi güçle

gençlesiyor. Uluslararasi ret bayragi her zamankinden güçlü dalgalaniyor.

Radikal Gazetesi, Pazar Iki eki, 08 Ekim 2000, Sayfa: 4

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa