"Antifasist" teyakkuz

Tanil Bora

 

Avusturya'da Haider'in "Hürriyetci Parti"si (FPO), hizla kabaran iç ve dis protesto dalgasinin yatismasinin ardindan, basariyla "normallesiyor", kendine alistiriyor. Özellikle 31 yasindaki Maliye Bakani Karl-Heinz Grasser'in gaddar kemer sIkma politikasi, "is çevreleri"nin ve medyanin takdirlerini kazanmis durumda. Malûm; Avrupa neofasizmi, sosyal refah kayiplarinin sorumlulugunu yabancilarin/göçmenlerin asalak varligina yükleyen zir-neoliberal bir çizgi izliyor. Avrupa'da sag ve yüzer-gezer kamuoylarinin canini sIkan hiçbir sey yok bunda.

 

Iskandinavya'ya dikkat

 

"Asiri sag"in 2. Dünya Savasi sonrasindaki belki en çarpici çikisi ise, sosyal refah devletinin, hosgörünün, milliyetçi taassuptan arinmisligin cennet vatani Iskandinavya'da mayalanmakta. Danimarka'nin yani sira, tam da, yaradilistan sosyal demokrat sayilan Norveç'te. Ekim'de yapilacak genel seçimler öncesinde geçtigimiz ay düzenlenen bir ankette asiri sagci Ilerleme Partisi yüzde 24.8'e vurarak birinci parti göründü. Anket sonuçlarinin

açiklanmasindan da önce, Basbakan Stoltenberg uyarmisti: "Norveç ikinci Avusturya olabilir." Popüler bir lider olan Hagen'in Ilerleme Partisi, iki talebin cazgirligini yapa yapa yükseldi: Yüksek gelir vergisinin düsürülmesi ve yabanci göçünün durdurulmasi. Ilerleme Partisi'nin çizgisini, "otarsik neoliberalizm" olarak tasnif edenler var. Yani: Azgin bir serbest piyasacilik, ama "kendi aramizda", millî ekonomi içinde. Nitekim Ilerleme Partisi, Avrupa Birligi'ne karsi duran asiri sag partiler blokunda yer aliyor. Neofasist ve sag popülizmin geleneksel "çaliskan halkin asalaklari sirtinda tasimasina son" siari, yabanci göçmenlere karsi düsmanlikla birlestiginde, Ilerleme Partisi'ne sehirli orta siniflarin yani sira isçilerden de kitlesel bir destek kazandiriyor.

Ekim'deki seçimden sonra, Norveç'e daha yakindan bakmak gerekebilir.

 

Bu tabloya, FPO'ye benzer bir "normallesme/alistirma" stratejisi izleyen Isviçre Halk Partisi'ni, Italya'da pusuda kriz kollayan Forza Italia -Kuzey Ligcileri- klasik neofasistler yelpazesini ekleyelim. SIkIntida olan sadece, 80'lerde bu çikisa öncülük etmis olan Fransiz Millî Cephesi...

 

Bir Alman siyasetbilimci bir makalesinde sormustu: "Fasizm Alman

fundamentalizmi midir?" Avrupa'da neofasizmin, irkçiligin kol gezmesinden bahis açilinca, Almanya'nin üzerinde durmadan olmaz. Almanya'da, birlesmenin ve yabanci/göçmenlere dönük Hoyerswerda, Rostock, Molln, Solingen toplu cinayetlerinin onuncu yilina gelinirken, rejim, neonazi ve "irkçilik tehlikesine" karsi bir teyakkuz havasina girmis bulunuyor. Bizzat muhafazakâr sag partiler neonazilerin "klasik" partisi olan NPD'nin kapatilmasi talebini dillendiriyorlar. Ev baskinlari vb. Anayasa asiri radikal önlemlerden söz ediliyor. Bazi sivil örgütler ve medya, halki irkçilara karsi "medenî cesaret" göstermeye çagiriyor. Özellikle irkçi milliyetçiligin davranis kalibi olarak köklestigi Dogu'da, asiri saga egilimli gençleri "topluma kazandirmaya" dönük projelere, yilda 200 milyon marka varan kaynaklar ayrilmasindan söz ediliyor. Beri yandan, Radikal iki'de geçen hafta bahsi geçen, Halle'de Mozambikli Adriano'nun öldürülmesiyle ilgili dava üç ayi bulmadan sonuçlandirildi ve üç dazlak katil, bu tür vakalarda ilk defa, agir hapis cezalarina çarptirildi. Kabarali pabuçlarla tekmeleme fiili, ilk defa, "cinayete kastetme" sayildi. Son aylarda bazi yerel yönetimlerin neonazi gösterilerini, ilk defa, yasakladigi da dikkat çekiyor.

 

"Müesses nizam"in marifeti

 

Bu neonazi karsiti teyakkuz hali, nicedir kendini antifasizme vakfetmis muhitlerde saskinlik, kusku, biraz da alayla karsilaniyor. "Enistem beni niye öptü?" sendromu... Almanya'da "müesses nizamin" yabanci düsmanligindan, irkçiliktan yakinmasi gerçekten de kas kaldirtacak cinsten.... Soy-sop esasina dayanan vatandaslik anlayisiyla milyonlarca göçmeni gettolastiran, üstelik 1993'te iltica hakkini ciddi biçimde kisitlayarak üç kusaktir orada yasayan göçmenleri bile "illegalize" eden, Dogu Almanya'yla birlesmeyi "sanli millî gecmisle" barismak ve Nazi geçmisinin yükünü de "artik halledilmis" saymak için firsat bilen o müesses nizam, irkçi zihniyet kaliplarinin bereketli topragi olageldi.

 

Son aylarin irkçilik karsiti atmosferi içinde bile, geçtigimiz hafta Alman

basininda yer alan bir haber, Hessen eyaleti parlamentosunda CDU parlamenteri Clemens Reif'in, Yesiller Meclis Grup Baskanvekilerinden

Tarik El-Vezir'e "Yemen'e geri dön sen!" diye höykürdügünü yaziyordu.

Parlamenter olmasindan da belli, Yemenli-Alman evliliginden olma El-Vezir,

 Offenbach dogumlu bir Alman vatandasi!

 

Bu vasatta, NPD'nin kapatilmasinin yüzeysel bir önlem bile olamayacagi kuskusu hakli olarak güdülüyor. (Ki zaten NPD, formel semasi fazla bir sey ifade etmeyen karmasIk bir orgu. Bir ayagi partide bir ayagi disarda olup kendi iliski aglarini ve eylem stratejisini olusturan yiginla "yapi" var: Dernekler, gruplar, çeteler ve tabii web siteleri.) Dogu'da asiri sagciliga yatkin gençleri "kazanmaya" dönük sosyal yardim çalismasinin da simdiye dek skandal denebilecek sonuçlar verdigine, birçok yerde neonazilerin sosyal yardim mekânlarindan ve finansmanindan yararlanarak yapilarini güçlendirdigine dikkat çekiliyor.Peki o zaman "eniste niye öptü"? Bir neden, bu yaz Düsseldorf'ta gerçeklestirilen -Yahudilere dönük- bombali saldiri. Isin içinde "kaba kuvvet"in ötesinde bombanin girmesi, asayis delisi Alman güvenlik aygitini derinden etkiledi. Öte yandan, ille fizikî siddete dökülmeyen irkçi tacizlerin gündelik hayatta, medyanin ve polisin ilgi alani disinda, inanilmaz yayginlasmasi da, demokratik kamuoyunun sesini yükseltmesine ve "yetkilileri" sIkIstirmasina yol açan belirli bir basinç olusturdu.

 

Daha sinsi bir neden olarak, büyük sermayenin rahatsizligina isaret edenler var. Alman büyük patronlarinin birçogu, neonazilerin Almanya'nin uluslararasi itibarina zarar verdigini, bir iktisadî dezavantaj faktörüne dönüsme istidadi gösterdiklerini düsünüyorlar. Almanya, beceri ve maharet sahibi kalifiye yabanci isgücünü cezbetmeye dönük, gayet seçkinci ve

"modern" anlamda irkçi bir düzenlemeye yöneldi-ABD'nin ikamet ve çalisma serbestisi taniyan Greencard'ina benzer bir düzenleme... Bu tesvigin islemesi icin, "kaliteli" yabancilara, Almanya'da dazlaklarca taciz edilmeden yasayabilecegi güvencesini vermek gerekiyor!

 

Avrupa Birligi'nin Avusturya'da Haider'in iktidara gelmesi üzerine

heyheylenmesi hakkindaki yorumlar da yineleniyor. Enistenin öpücügü, olagan/"normal" neoliberal iktidari neofasizm tehdidine karsi sahip çikilmasi gereken bir "güzellik" olarak gösterme stratejisine bagli, bu bakis açisina göre. Neoliberalizmin toplumsal tahribatinin biriktirdigi hosnutsuzlugu düsmanlar/günah keçileri icat edip millî hinci onlarin üzerine boca ederek oyalamaya yarayan neofasizm, böylece bizzat günah kecisi islevi de görebiliyor.

 

Enistenin öpücügüyle ilgili duyulan bir baska süphe, "28 Subat süreci" vesilesiyle bize tanidik gelecek: Radikal sol antifasist muhitlerde, tasarlanan radikal önlemlerin sadece neonazileri hedeflemeyip, "esas tehdit" olarak dönüp dolasip yine kendilerine yöneltileceginden çekiniliyor.

 

Bunlarin hepsi, bir kenara atilamayacak ve basbayagi da hakli kuskular. Fakat su da var: Enistenin ani öpücügünü külyutmaz bir tavirla teshir etmenin ya da alaya almanin sehveti, meselenin ciddiligini, hayatîligini unutturmasin! Bir "sagduyulu" aydin ekolu de buna dikkat çekiyor; gözboyamalara, istismarlara âlet olmadan, bu 'kampanya dönemi'nden azamî istifade etmenin kaçinilmaz bir görev oldugunu düsünüyor.

 

Bu tecrübelerin Türkiye için de anlamli mukayese olanaklari sundugu açik degil mi?

 

Radikal Gazetesi Pazar Iki eki, 10 Eylül 2000, Sayfa: 7

Öneri, katki ve elestiri

Yakamoz

Anasayfa