Bugün
bir beyin firtinasi yapalim ve tüm bu sorulari tartisalim. Su anda belli
yanitlariniz var mi? "Evet"se, yaziyi okumayi sürdürünüz lütfen.
Çünkü yanitlariniz yazinin sonunda degisebilir. "Hayir"sa yaziyi
okumayi sürdüreceksiniz dogal olarak. Çünkü böyle ilginç bir konuda yanitsiz
kalmak size yakismaz!
"Zekâ
nedir?" sorusu insani anlamada ve tanimlamada davranis bilimciler
tarafindan sorulagelen en eski sorudur belki de. Soru eskidir ama sürekli olarak
yeniden soruldugu, verilen yanitlarin da sürekli degistigi ve tartismalarin
güncelligini sürdürdügü için hiç eskimeyen bir sorudur.
20.yüzyilin
baslarindan itibaren bu soruya verilen yanitlara kisaca göz atildiginda zekânin
tek bir genel yetenek oldugu görüsü (tek etmen kurami); genel yetenek ile
birlikte özel yeteneklerden olustugu görüsü (çift etmen kurami) ve farkli
alanlardaki yeteneklerin toplami oldugu görüsü (çok etmen kurami) günümüze dek
ileri sürülen görüsler olmustur. Ancak zekânin "genel yetenek"
oldugunu kabul edenler bile bu genel yetenegin "ne" oldugu konusunda
anlasamamislardir. Onlara göre zekâ "soyut düsünme" "problem
çözme" "muhakeme" "uyum saglama" ... yeteneklerinden
birisidir.
20.yüzyilin
son çeyreginde bu konudaki "kabullenme"lere bakildiginda
egitimcilerin zekâyi "ögrenebilme yetenegi" olarak gördükleri,
psikologlarin ise bireyin çevresine uyum gücü ile zekâ düzeyi arasinda önemli
bir iliski bulundugu görüsünü benimsedikleri söylenebilir. Ancak
"basari"ya odaklanan bir sistemde, klasik anlamda zekâ deyince bugün
de daha çok matematik, fen, mantik, dil gibi alanlardaki yetenekler
anlasilmaktadir. Uzmanlar bu alanlardaki kapasiteyi tanimlamak için
"akademik zekâ" terimini tercih etmektedirler (1).
Ancak
yasamdaki basari ve mutlulugun sadece okulda en yüksek notlari almakla
saglanamadigi gerçegini gören uzmanlar giderek zekânin "sosyal alandaki
yetenekler" ve son olarak da "duygusal alandaki yetenekleri" de
kapsamasi gerektigini kabul etmislerdir. Iste "duygusal zekâ" böyle
bir süreçte 1990'larda gündemimize girmistir.
Duygusal
Zekâ Nedir?
"Duygusal
zekâ (Emotional Intelligence) terimi ilk olarak 1990'da Harvard
Üniversitesi'nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi'nden
psikolog John
Mayer tarafindan
kullanilmistir (2). Basari için önemli görülen "empati, duygulari ifade
etme ve anlama, mizaci kontrol etme, bagimsizlik, uyum saglayabilme, begenilme,
kisilerarasi sorunlari çözme, sebat, sevecenlik, nezaket, saygi... " gibi
duygusal nitelikleri betimlemek için kullanilan bu kavramin "söhret"
olmasi, ancak 1995'de psikoloji alaninda doktorali gazeteci-yazar Daniel
Goleman 'in
"Duygusal Zekâ" kitabini yayinlamasi ile gerçeklesmistir (3). Iste bu
kitapla "Duygusal Zekâ" Time dergisinin kapaginda boy göstermis,
okullardan sirketlere dek yönetim odalarinda sohbet konusu yapilmis, ünü Beyaz
Saray'a kadar uzanmistir. ABD Baskani Clinton, esi Hillary tarafindan kendisine
armagan edilen bu kitap için "mükemmel bir kitap, çok ilginç, çok
sevdim." sözleriyle onun önemini ve degerini teslim etmistir!
Duygusal
zekâ; bireyin, "duygularini zekice, duyarli, yararli ve bilgece bir tarzda
kullanabilme yetisi" olarak tanimlanabilir.
Uzmanlar
"duygusal zekâ"yi; duygularin gücünü ve hizli algilayisini; insan
enerjisi, bilgisi, iliskileri ve etkisinin bir kaynagi olarak duyumsama, anlama
ve etkin bir biçimde kullanma yetenegi olarak kabul etmektedir (2,3). O halde,
sadece duygulara sahip olmak yeterli degildir. Duygular her insanda vardir.
Duygusal zekâ; kendimizin ve baskalarinin duygularini tanima ve
degerlendirmenin yanisira, duygulara iliskin bilgileri ve duygularin enerjisini
günlük yasamimiza ve isimize etkin bir biçimde yansitarak onlara uygun tepkiler
vermemizi saglar. Buna göre; eger is, egitim ya da özel yasamimizda istedigimiz
sonuçlara ulasmak için duygularimizi istedigimiz yönde ve akillica
kullanabiliyor ve istedigimiz sonuçları elde edebiliyorsak kendimize
"duygusal zeki" diyebiliriz.
Duygusal
zekâ hangi yetenek alanlarini kapsiyor?
Duygusal
zekânin kapsamına giren yetenekler genel olarak bes ana kategoride
toplanmaktadir (3, 4, 5):
1)
Özbilinç (self-awareness): "Benlik
bilinci" olarak da ifade edilebilir. Kendini tanima, kendi duygularinin
farkinda olma ve dogru degerlendirme yetenegi. Bir duyguyu olusurken
farkedebilme, duygusal zekânin temelini olusturur. Bu bir bakima psikolojik
içgörüdür.
2)
Duygulari yönetebilmek (Emotional self-regulation): Duygulari
uygun biçimde yönetebilme, denetleyebilme yetenegi. Bununla kastedilen, ne
tutkularin kölesi olmak, ne de duygulari bastirmaktir. Kastedilen duygulari
dengeli, uyumlu biçimde ortaya koyabilme, gerektiginde "doyumun, hedefe
yönelik olarak kisinin kendisince, ertelenmesi" olarak ifade
edebileceğimiz "duygusal özdenetim"dir.
3)
Kendini harekete geçirebilme (Motivation): Duygulari
bir amaç dogrultusunda harekete geçirebilme, içsel güdülenme. Motivasyon, bir
ise baslamanin ve sonuna kadar götürebilmenin anahtaridir. Teknik olarak,
enerjiyi belli bir amaç ugruna, belli bir yönde harcamaktir. Duygusal zekâ
baglaminda ise, duygusal sistemimizi araci olarak kullanarak bir isi baslatmak
ve bitirmektir.
4)
Baskalarinin duygularini anlayabilme (Empathy): Kendini
baskalarinin yerine koyabilme yetenegi. Empati, baskalari ile iliski kurmada
temel yapi tasidir. Kökeni, "özbilinç"tir. Kendi duygularimiza ne
kadar açiksak, baskalarinin duygularini okumayi da o kadar iyi beceririz.
5)
Iliskileri yürütebilmek (social skills): Etkili
kişilerarasi iliskiler kurabilme ve sürdürebilme yetenegi. Sosyal becerilere
sahip olma. Bu yetiye Goleman "sosyal sanatlar" veya "iliski
sanati" denilebilecegini belirtiyor ve bunun diger iki duygusal becerinin;
özyönetim ve empatinin olgunlasmasini gerektirdigini vurguluyor.
Duygusal
Zekâ Tartismalari
Duygusal
zekânin ne oldugu ve neleri kapsadigi ortaya konduktan sonra gerek
terminolojinin cazibesi, gerekse konunun ilginçligi tartismalari da beraberinde
getirmistir. Bu konuyla ilgilenen karsit kuvvetler arasinda 3 tür mücadele
sürmektedir. Mücadele alanlari söyle belirlenebilir:
1
) Zekâ
taniminin genisligi ve kavramlastirma
2)
Duygusal zekânin
ölçülüp degerlendirilmesi
3)
Yasamda mutlu ve
basarili olmada hangi zekâ alanlarinin daha önemli ve etkili oldugu
Tartisilan
bu boyutlar üzerinde yeni bir beyin firtinasi baslatip yanitlar ortaya
koyabiliriz. Yazinin fazla uzamasindan ve editörün "makaslamasi"ndan
korktugum için kisa degerlendirmelerle bazi ipuçlari vermek istiyorum.
Duygusal
zekâ ile ilgili tartismalar öncelikle bu terimin isimlendirme açisindan ve
kavramsal yönden bazi sIkIntilar tasidigi noktasinda toplaniyor. Daha
1909-1920'lerde zekâyi "soyut", "mekanik" ve
"sosyal" olmak üzere 3 farkli alandaki yetenekler olarak tanimlayan
Thorndike"in üçüncü alanda tanimladigi nitelikler bugün "duygusal
zekâ" alani ile örtüsüyor (1). Ya da 1980'lerde "çok yönlü zekâ
(Multiple Intelligences) kurami" ile özellikle egitim alaninda popüler
olan Howard
Gardner 'in
tanimladigi bazi zekâ alanlari (örnegin sosyal zekâ ve kisiye dönük zekâ) bugün
duygusal zekâ alanina giren yetenekleri kapsiyor (6). O halde eski bilinenlere
yeni bir isim verilerek "yeri yerinden oynatmak" ne demek oluyor?
"Duygusal
zekâ" kavraminin bu denli ilgi çekmesi, önemsenmesi, hepimizin hosuna
gitmesi, terminolojisindeki bu cazibe neye dayaniyor dersiniz? Belki bunun
temelinde, aklin, mantigin, rasyonalizmin, fetislestirilen akademik zekânin
saltanatina bir karsi çikis var! Bilimin, teknolojinin, modernligin mutlu
etmeye yetmedigi bir dünyada bütün bunlara "post-modernist" bir tepki
var! Biraz da duygulari ve onlari kullanis yöntemi yüzünden toplumsal
ayrimciliga ugramis kadinlarin hak arama mücadelesinde feministçe yükselisleri
var! Bireycilik kültürüne karsi "biz bilincini" olusturma,
"sahip olmak" yerine "olmak" çabalarinin etkisi var"!
Beyin firtinasi sonucu bütün bu faktörlerin ileri sürülmesi olasi... Kanimca,
duygusal zekâ kavraminin öncelikle terminolojik olarak bu denli ilgi çekmesi,
benimsenmesi; gerisindeki bu olusumlarin, yukarida deginilen süreçsel
faktörlerin bizim için önem ve anlamina dayaniyor.
Duygusal
zekânin isimlendirme açisindan "hatali" oldugunu ileri süren bazi
uzmanlar bunun yerine "duygusal duyarlik", "duygusal
olgunluk" "duygusal yetkinlik" gibi kavramlari öneriyor. Ama
bence, "ati alan Üsküdar'i geçti bile!" Kavram, egitim alaninda, is
yasaminda öylesine benimsendi ki bu isimle kitaplar, makaleler yayinlandi.
Merkezler kuruldu, komisyonlar olusturuldu. Bu ad altinda programlar gelistirilip
uygulamalar dalga dalga yayildi. Hatta Daniel
Goleman bu
konudaki kitabini yayinladiktan sonra "Örgütlerde Duygusal Zekâ Arastirmalari
Konsorsiyumu" baskani olarak yüzlerce sirkete danismanlik yapmaya basladi
ve iki yil sonra da bu deneyimlerini bu alandaki ikinci kitabinda yayimladi
(7).
Konu
böylesine ilgi çekince kaçinilmaz olarak duygusal zekânin nasil saptanabilecegi
ve nasil gelistirilebilecegi sorulari gündeme geldi. Hemen belirtilmesinde
yarar var; bu kavrami gelistiren Salovey
ve Mayer
, insanlarin
duygusal zekâyi ölçecek kesin bir test bulundugu ya da bu kapasitenin
ölçülebilir bir yapi oldugunu düsünmek gibi yanlis bir yola sapmalarindan
korktuklari için EQ simgesine karsi çikmislar (2). Çünkü bu takdirde IQ'nun basina
gelenlerin, duygusal zekânin da basina geleceginden siddetle kaygi duymuslar. Insanlarin
zekâ katsayilari ile degerlendirildigi, bir etiketleme sistemi simdi duygusal
zekâ katsayisi için de kullanilacak mi? Elbette! Kavramin isim babalarinin
korktuklari baslarina geldi bile! Duygusal zekânin ölçüsünü saptamaya yönelik
pekçok ölçme aracinin gerek egitimde, gerek is yasaminda kullanilmasi fikrinin
üzerine atlayanlar çok! Insanlar EQ'larinin "kaç" oldugunu ögrenmek
için büyük bir merak duydugu sürece, bu durum kaçinilmaz bir son elbette... Su
sirada uzmanlar haril haril duygusal zekâ profili ya da haritasini çikaracak
teknik ve araçlar üretmekle mesgul. Bazilari yayinlandi bile (5, 8). Sorun su
ki; zekâyi ölçme çabalari, farkli zekâ alanlarinin ölçüsünü digerlerinden ayirdederek
sayisal olarak nitelemenin güçlügü kadar, bu ölçümlerin kimler tarafindan yapilip
hangi amaçlarla kullanilacagi gibi etik bir tartismayi da beraberinde
getirmektedir.
Tartismalarin
bir diger eksenini ise IQ'mu daha önemli, yoksa EQ'mu bahisleri olusturuyor.
Hangisi üzerine bahse girenler kazaniyor dersiniz? Duygusal zekâyi savunan
uzmanlar, EQ'nun, akademik zekâyi (IQ'yu) yönlendirmede etkili oldugunu, bu
nedenle onun üstünde yer aldigini savunmaktadir. Goleman'in dünya çapinda besyüze
yakin sirket, devlet kurumu ve kâr amaci gütmeyen kurulusta yürüttügü
analizlerin ulastigi sonuçlarin tümü, duygusal zekânin hemen hemen her iste,
mükemmelligi yakalamakta üstün bir rol oynadigina isaret etmektedir (7). Bu
incelemelerin ortaya koydugu ve genel olarak kabul edilen gerçek; duygusal
zekânin, aklin sahip oldugu yetilerin kullanilabilmesinde yasamsal bir öneme
sahip oldugudur. Diger bir ifade ile, duygular taninip yapici bir biçimde
yönlendirildikleri takdirde zihinsel performansi artirirlar. Artik
bilinmektedir ki, duygularini yönetemeyen insan, aklini da yönetememektedir!
Duygusal
enerji, gizli firsatlari aramak için bir dürtü ve yaratici hayal gücünün yakitidir.
Ama "zekâ" olmazsa, duygusal zekâ da geçerliligini ve anlamini
yitirir.
O
halde, yasamdaki basari ve mutluluk için her iki zekâ kapasitesinin uyumlu ve
ahenkli isbirligine gereksinim duyariz. Önemli olan sahip oldugumuz potansiyelleri,
kentimizi gerçeklestirmek için, varolussal bir biçimde kullanabilmektir.
Son
olarak, duygusal zekâ düzeyimiz kalitimsal olarak tayin edilmedigi gibi, gelisimi
de sadece ilk çocukluk dönemlerinde gerçeklesmez. Genel bir kani olarak 13-19
arasindaki yaslardan sonra pek fazla gelisim göstermeyen IQ'nun tersine,
duygusal zekânin ögrenilme olasiligi oldukça fazladir ve biz yasamayi
sürdürerek deneyimlerimizden ders aldikça, gelismeye devam eder ve bu alanda
gitgide daha yeterli olabiliriz.
Duygusal
zekânin nasil gelistirilebilecegi ve yasamdaki performansi artirmada nasil
yararlanilabilecegi konusunda beyin firtinasi yapmayi bir sonraki yaziya birakalim.
Ve su sicak günlerde, tatil yaparken, hazir bos vaktiniz varken soralim:
"Aklinizin rotasi ile yüreginizin pusulasi ayni yönü gösteriyor mu?"
Referanslar:
(1)
Özgüven, I. Ethem (1994). Psikolojik
Testler .
PDREM Yayinlari, Ankara.
(2)
Shapiro, L.E. (1998). Yüksek
EQ'lu Bir Çocuk Yetistirmek (Çev:
Ü. Kartal) Varlik Yayinlari, Istanbul.
(3)
Goleman, D. (1996) Duygusal
Zekâ .
(Çev. B.S.Yüksel) Varlik Yayinlari, Istanbul.
(4)
Lazarus, P. (1999) "Emotional Intelligence: A Paradigm for Education in
the New Millennium" (22. Uluslar arasi Okul Psikolojisi yillik toplantisina
sunulan bildiri) Kreuzlingen, Isviçre.
(5
Weisinger, H. (1998) Is
Yasaminda Duygusal Zekâ .
MNS Yayincilik, Istanbul.
(6)
Gardner, H. (1999) Çoklu
Zekâ (Çev.
M.Tüzel) BZD Yayincilik, Enka Vakfi, Istanbul.
(7)
Goleman, D. (1998) Isbasinda
Duygusal Zekâ ,
Varlik Yayinlari, Istanbul.
(8)
Cooper, R.K. ve A. Sawaf (1997) Liderlikte
Duygusal Zekâ .
Sistem Yayincilik, Istanbul.
Cumhuriyet Bilim Teknik eki, 05 Agustos 2000, Sayi: 698, Sayfa: 4-5-21
Öneri, katki ve elestiri
Yakamoz
Anasayfa