Bu kapagin basligini söyledigimizde arkadaslarimizin hepsinin ilk aklina gelen, istisnasiz olarak “Adem’le Havva” oldu. Ama iki nedenden ötürü yanlis bu yanit: Birincisi tarihsel: Adem ve Havva hikâyelerinin ne zaman söylenmeye basladiklarini tam olarak bilmiyoruz ama tarihçiler, Eski Ahid’i (ve özellikle ilk bes kitabini) olusturan çogu öykü gibi, Adem’le Havva hikâyesinin de Misir’dan kaçis sirasinda, yani yaklasIk MÖ 1200’de biraz sonra anlatilmaya baslandigi konusunda hemfikirler. (Yaziya geçirilmeleri ise daha da yeni; herhalde MÖ 8. yüzyilin sonuna dogru.) Dolayisiyla insanlik tarihi açisindan oldukça “yeni” bir öykü Adem’le Havva’ninki... Gerçi, bütün bunlara öykülerin kendilerinin efsanevî bir zamandan, bir “ezel”den haber verdikleri iddiasiyla karsi çikilabilir. Ama elimizdeki araçlar ezel ya da zamanin baslangici hakkindaki iddialari sinama olanagi sağlamıyor bize.Biz ancak tarihten, yani sonlu olan bir zamandan konusabiliriz.
Ikincisi ise askin dogasina iliskin ve genel olarak paylasildigini düsündügüm önyargilarla iliskili: Tekvin’de Havva’nin Adem’in yalnizligini giderdigi (gidermek için yaratildigi) ve “ilk günah”tan sonra ikisinin birlikte bir zahmet ve çile hayatina mahkûm edildikleri söyleniyor. Ama tercihin, seçimin sözkonusu olmadigi ve bir ask söyleminden en ufak bir iz barindirmayan bu iliskiyi bir “ask iliskisi” olarak nitelendirebilir miyiz? Ben öyle nitelendirmekte güçlük çekiyorum.
Bu yüzden dikkatimizi daha eski bir tarihe ve tutkulu niteliginde kusku duyulmayacak bir iliskiye yöneltmemiz gerekiyor. MÖ 2700’lerde yasadigi farzedilen tarihsel bir kral çevresinde örülen ve bize kalan en eski yazılı destan olan Gilgames’teki Gilgames ile dostu, yoldasi, “karisi, esi gibi sevdigi” Enkidu arasindaki iliskiye....
Destanin basinda, daha henüz Enkidu ile karsilasmamisken Uruk krali Gilgames üçte iki tanri, üçte bir insan olan dogasiyla, emsalisiz gücü, yigitligi, dev cüssesiyle, bir de cinsel istahi ile tanitilir: “Gilgames, gürültücü Gilgames, küstah Gilgames/Ne babalara ogul/Ne damatlara gençkiz birakiyor”. Tarihte “ilk gece hakki”ni kullandigina dair elimizde belge bulunan herhalde ilk kral da Gilgames.
Sonunda Uruk’lularin Tanrilara onun bir dengini yaratmalari için yalvarmaya baslarlar: “Ona kendi aynaki sureti gibi baksin-evet, ona ikinci bir benlik kazandir/Ugultulu yeller gibi karsilassinlar/Kalpleri karsi karsiya birbirlerine dogru aksin”.
Tanrilar yakariyi tam bir yaban adami olan Enkidu’yu yaratarak yanitlarlar. Gilgames rakibi ve dostuyla (asigiyla?) karsilasmadan önce onu rüyasinda görür ve rüyayi yorumlamasi için annesi tanriça Ninsun’a görütür Rüya söyledir “Gök tanrisi An’in özünü andirir/Bir yildiz düstü üzerime/Kaldirmak istedim, fazla agirdi/Kimildatmak istedim(Ama kimildamayi reddetti/(...)/Ona bir kadina dogru çekilir gibi çekildigimi hissettim/Ve onu ayaklarinin dibine koydum/Sen de bana onun benim esitim oldugunu söyledin”. Gilgames’le Enkidfu karsilastiktan ve sonucu müphem de olsa Gilgames’in zaferi ile sonuçlanmis gibi görünen güresten sonra birbirlerini kucaklarlar. Sonradan gerçekten de Ninsun Enkidu’yu evlat edinir..
Metinde asikâr olan erotik boyutun akademik yorumcular tarafindan gözardi edilmesi, bastirilmaya çalisilmasi anlasilir bir sey. Ama benim ve kendilerinden farkli bir okuma umabilecegimiz feminist yazarlar bile bu erotik boyutu alegorize etme egilimindeler. (Bir an için terkrar metne dönecek olursak: Enkidu Gilgames’i kadinlara olan istahindan ve tanriça Istar’in askindan bile kurtarmistir. Enkidu öldügünde Gilgames “onun yüzünü bir gelin gibi örter ve çevresinde bir kartal gibi dolanir”.)
Bu kadar kisa bir özetle tekrar dönme firsatini bulacagimiz Gilgames Destani’nin bize, baska seylerin yanisira erkek (es)cinselligi hakkinda ögretebileceklerini tüketecek durumda degiliz Ama ilk bakista göründügü kadar yadirgartici degil en eski ask hikâyesinin iki erkek arasindaki iliskiyi anlatiyor olmasi... Ana Tanriça ibadetinin anisinin hâlâ taze oldugu ve kismen buna bagli olarak kadin korkusunun ancak kismen denetim altina alabildigi kosullarda, askin kaçinilmaz bilesenlerinden olan hayranlik, saygi ve yüceltmenin ancak erkekler arasinda ifadesini bulabiliyormus gibi görünüyor.