SIVIL TOPLUM ÖRGÜTLERINE VURULAN DARBE
Nurhayat Turunç
Simdiye kadar bize empoze edilen solcu insanlarin haktan, adaletten, daha bir yana oldukları fakirin daha bir yaninda olduklari, haksızlıkların karşısında daha bir ses çıkardıkları en önemlisi de Sivil Toplum Örgütlerinin ne kadar önemli olduğu konusunda bir mücadele sergiledikleriydi..
Seçimlerden sonra taze kan ve degisikligin fayda getirecegi ile olan inancimiz hele de bu görüsteki insanlarin seçim kazanmasi ile dogan sevincimiz tam olarak kursagimizda kaldi, meger ne çok yanilmisiz.
Sivil Toplum örgütü demek bir çok devlet Kurumunun isleyisindeki aksakliklari görüp kamuoyu olusturarak itici güç görevini kullanan toplum bilincini olusturan insanlarin bir araya gelmesi ve bir kurum olusturmasi demektir.
Ancak bilindigi üzere sivil toplum örgütleri çok büyük güçlerle ayakta durmakta, gönüllülerin inanilmaz çabası bazen sonuçsuz kalmaktadir.Bir kurumun devam etmesi için gereken maddi güçten yoksun olan bu örgütler, kendi içlerinde gelistirdikleri bazi ekonomik önlemlerle devamlarini saglamaktadir, gelir kaynaklari zaten ekonomik yapisi bozuk olan insanlarimizin disinden tirnagindan arttirdigi bagislar ve gönüllülerin emeklerini ortaya koyarak düzenledikleri gezi, kermes, yiyecek satisi için kurduklari masa ve standlardan para kazanip bagli bulunduklari örgütlerinin ayakta kalmasina çalisilmaktadir.
Bu islemin para kazanmanin disinda olusturdugu en önemli islevlerden birisi de halkin yogun oldugu yerlerde insanlarla bütünleserek onlara brosür ve bilgi vermek, konu hakkinda onlari aydinlatarak ilgilerini çekmektir.
Duyarli bir sürü insan da bu konuda çok fazla bir ţey yapamiyorum bari bu sekilde destek olayim , örgüt ayakta kalsin ve islevine devam etsin zihniyetiyle yaklasmaktadir bu standlara.
Peki simdi ne oldu, ne oldu da bu yaziyi yazmak zorunda kaldik?
Söz konusu Izmir ; Daha seçimin hemen ertesinden Belediyelerin devralinmasından sonra Sayin Belediye Baskanlarimiz sehri güzellestirme çabasi içine girdiler. Takdir edilmesi gerekir gibi görünen bu çabanin altinda popilist politikalarin yattigini görmek bizim için çok üzücü oldu
Sehrin hangi güzelligi? Sokaklarinda çok küçük yaslardaki yüzlerce çalisan çocugun , sokak çocugunun, kimsesiz yaslilarin veya zor durumdaki özürlülerin vb. olusturdugu kötü manzaranin yarattigi sehir güzelligi mi? Yoksa kurulan masa veya standlarin zengin muhitte oturanlarin göz zevkinin bozmasindan dogan rahatsizlik mi? Ya da masalarda satisi yapilan yiyecek vs. bazi esnafin bunlar olmasa bu satisi ben yapacagim arsizligindan dogan haksiz sikayetlerini dinlemek mi?
Bir sorun varsa bile bile bunu hep elestirdigimiz yasakçi zihniyetle , yasaklayarak çözmek çözüm degildir. Çözüm çare üretmektir. Avrupanin her ülkesindeki en zengin ve en mutena semtlerinde bile belirli günler, bit pazarlari kurulmakta, bu da hiç kimsede rahatsizlik yaratmayip kimse de sehri güzellestirmek adina bunlari reddetmemektedir.
Yazik, ülkenin ve o ülkede yasanan sorunlarin farkinda olmayanlara, dünyaya gelmemizin, insan olmamizin yemek, içmek, giyinmek, gezmek, sadece kendimizi düsünmekten daha farkli bir anlami oldugunun bilincinde olmayanlara gerçekten yazik.
Konak meydani, Alsancak, Karsiyaka, Inciralti güzellesiyor haberiniz olsun. Sivil Toplum Örgütlerinin gelir kaynagi kesilerek ve buna bagli olarak kisa sürede hepsinin kepenklerini indirme pahasina..
Yoksa bu örgütleri yok etmenin baska ve kisa bir yolu mu?