Ask ve Sevda Üzerine ÇesitlemelerTomris Uyar |
Bir suru kavrami toparlarken dagitiyoruz ister istemez. Ama ask konusunda bu tur tanimlara kalkisinca isler daha bir sarpa sariyor. Oyle ki "gunumuzde ask" deyince, gulmek geliyor icimizden. Neden? Galiba yillar yili "tek tip" bir ask dusundugumuzden. Askin mekanini, zamanini, onu yasayanlarin sinifsal ozelliklerini hesaba katmadan "ask"i yucelttigimizden. Eski Yunan'da ask, Ortacag'da ask, Halic kiyisinda ask, Bogaz mehtabinda ask, kotrada ask, grevde ask... Bu iliskiler ayni ask'ta birlestirilebilir mi? Iliskiyi yasayanlarin beklentileri de Aski bicimlendirmez mi? Burada, "birey" sorunu giriyor araya.
Toplumumuzda ask'ta bireyin onemi yok pek. Daha cok etsiz kansiz, dussel, kavramsal bir sevgili soz konusu. O sevgiliye de el surulmez elbet tobe tobe... Halk hikayelerimizde, divan siirimizde bu tur ruhlasmis kisiliklerin "kainatta" birbirinden ayri kalmis soyut iki parcanin butunlesmesi ele alinir. Bakarsiniz, seven kalkar, ugruna collere dustugu sevgiliyi karsisinda cismiyle goruverdiginde elinin tersiyle iter:
(Tabii Karacaoglan ya da Nedim gibi dunyevi sairleri farkli bir yere koymak gerek.) Gerci Bati kaynakli soylencelerle sovalye romanslarinda da askin, cogu kere, birbirinde erime ugruna bir askinligi gogusleme biciminde anlasildigini goruyoruz. Olgunluk sinavini vermek icin aman aman ne sinavlardan gecmek gerekiyor, ne ozveriler gostermek! (Burada da Medeia ile Iason'un, Guinevere ile Lancelot'nun vb. tutkulu iliskilerini saygiyla ayri tutmak gerek.) Bu ornekleri su yuzden sayiyorum: bir ulkede insanlar, yuzyillar boyunca ask'i Tanri'ya varma yolundaki cekilmesi gereken bir cile diye yorumlamaya alisagelmislerse, sevgilinin dokunulabilir oldugu yeni, cagdas bir topluma ayak uydurmalari guclesecektir. Engel ortadan kalkmistir artik.
Bir ara, bir dizi-yazi hazirlarken unlulere ask ve kadin-erkek iliskisi konusundaki goruslerini sormus, Tan Oral'dan cok ilginc bir yanit almistim "engel"i tanimlamada. Askta engel ne kadar buyukse, ask da o kadar buyuk oluyordu. Gunumuzde "vahdet-i vucut" anlayisi, ekonomik bir boyut kazaniyor yeni engellerle. Fabrikator delikanliyla isci kizin, kolejli kizla otobus soforunun asklari, magazin basininda, filimlerde, fotoromanlarda, cok-satan kitaplarda hala okuyucu, seyirci buluyor; geleneksel ask izlegini cagdas birtakim ayrintilarla, yontemlerle ama ayni melodram kaliplari icinde hizla eskitiyor: verem yerine kanser, kara humma yerine sizofreni, attan dusme yerine ucak kazasi. Ne farkeder? Kisiler, birey olmadiktan yalnizca sinifsal ozellikleriyle sivrilen birtakim kuklalar katina indirgendikten sonra?
Ustunde durulmamis bir engel daha var. On dokuzuncu yuzyil Turk romanlarina baktigimizda, ask'in toplumumuzda hep kapali bir mekanda kacamak yasandigini goruyoruz, yalniz o kadar da degil, kapali bir cevrede, dar bir aile cevresinde. Halit Ziya romanlarinda zaman zaman "fucur" kapsamina giren asklar, dar bir cevrede yasamanin sonucu, kisinin sevgiliyi en yakindakiler arasindan secme zorunlulugunu acik secik koyuyor ortaya. Bati romanlarinin cogunda da oyle ya. Diyeceksiniz ki gunumuzde pek mi degisti kosullar? Yok canim. Cevrenin kabugunu zorlamayi gozumuz yemiyor pek. Asktaki seruven payini yok sayip guven verici siginaklar ariyoruz. (Kimbilir belki de bildigimiz kotulukleri bilmediklerimize yegledigimizden.) Belki de o yuzden ask'i yasal ve yasak olarak ikiye bolmeyi seviyoruz hala. Sifatsiz bir aski benimsemiyoruz. Evliler, devlet denetiminde; evsizler bekci denetiminde sevismeye calisiyorlar. Maseri ask, kisisel aska her zaman baskin cikiyor, toplum yararina, aile yararina belli sevisme kaliplari one surecek kadar kustahlasiyor. Din baskilarinin yani sira Dogu mazohizmi de bindirmiyor mu, artik asktan hayir bekleyin. Gunumuzde ask, yeni cileciligin en buyuk araclarindan biri. Yalniz arabesk sarkilarin sozlerine bakmayalim, en tutulan gunumuz Amerikan sarkilarindan biri de soyle diyor: "Asiklar artik sonsuza kadar birlikte kalamiyorsa, sonsuzluk neye yarar?" Buyurun askinizi, yani ask guvencenizi, hem de omur boyu. Buyurunuz birlikte bas koyulacak yastiginizi!
Incelik gostermek zaaf sanilmasa, her iliskinin kendine ozgu ve benzersizincelikleri kesfedilebilirdi azicik bir cabayla. Bence ask bir yatirim olmamali asla: ne siyasal ,ne yazinsal. (Aski yatirimlastiran asiklardan Sartre ile Beauvoir'i, Elsa ile Aragon'u saymaliyim) Ask biticidir, o yuzden uretkendir, hizlidir, mutluluk ve ozgurluk kazandiricidir. Bir bedeni kesfetmek onemsiz bir kesif mi? Ille de ansiklopedilere gececek bir kesif mi gerek?
Ne var ki gozumuz doymak bilmiyor. Bu egilim de kisisel aski kucumseyip ortak, ortalamali cinselligi abartmaya goturuyor bizi, yeni bir bolunmeye, yeni bir carpikliga. Herseyin sarktigi bir toplumda askin da sarkmasi dogal tabii. Hele bir yastan sonra, saydigi kadinla sevismeyi dogru bulmayan, sevistigi kadini saymamayi ilke haline getiren erkekler arasinda yasiyorsaniz, icinizdeki ask tohumundan vazgecmeyi deneyebiliyorsunuz. Cicekleri suluyor, kedileri doyuruyor, kitap okuyorsunuz. Aski calismaniza tasiyorsunuz. Biraz kirik-dokuk, biraz kisir bir dunyada yasamayi, iliskiyi yozlastirisiyla ki kisiye dehset veren, seruvensiz bir dunyada yasamaya yegliyorsunuz.
Dunyayla flort ediyorsunuz. "Ki yasamak, hic durmaksizin flort etmek degil midir?" Eski ask taniminin yeni bicimini de taniyorsunuz. Birbirinin benliginde erimek yerine bir istencin -baskin olan istencin- oteki istenci kendinde eritmesi. "Bizi asktan koru!" diye basbas bagirmiyorsunuz, zaten tek vazgecemediginiz, bu umarsiz vazgecemeyis oluyor yine de. Uc gunluk siki ve surekli bir uykunun, onarmayacagi yaralarin ucu-besi asmadigini biliyorsunuz. (Bir Ingiliz, mushil oneriyor ask sagaltiminda.) Canim cok sikiliyor, "Askolsun" diyorsunuz.
Cogito, Sayi:4, Bahar 1995 |