SANATÇININ BiR ASIK OLARAK iNTiHARI?

Halil Gökhan

Sanat dili uslubu agdali olan bir sanatci, bile isteye olmek, intihar etmek eyleminde bulunmayi goze aldiginda, yaklasan olumunde yine bir uslup denemesine girisir. Tema hicbir bakimdan cesitli degil, tersine tektir. Tema olumdur. Yatay olarak eksiden artiya, arti sonsuzdan eksi sonsuza Olum. O kadar. Gidilen bir bosluk. Eriyecek olan yatay bir govde. Bu temayi diklemesine kesen dogru, uslup dogrusu (tavir dogrusu ya da tavrin niteligi) sanatcinin olumunu zamanin gecmis duzlemine oturtan, saplayan dogrudur. Yani sanatcinin ve sanatin geometri uzayinda dikeyi temsil eder bu dogru.. Olum, intihar olgusunun derinligidir.

Sanatci hangi nedenlerden dolayi intihari secer? Konularina gore intiharin cesitleri nelerdir?

Yasamin dikligi, sarp celiskileri ve ucurum acilari yok olmayi onerirken gosterdigi eylemci el, sanatcinin kendi elidir. Diklik, sarplik ve ucurumlarin karsisinda, tirmanici ya da hamleci duyu kaslarini, algi kemiklerini, direnme eklemlerini yitirdigini goren sanatci, o hizla bir dusus kazanirsa da, dusecegi yerden, metafizik konumdan cok, dusus acisiyla ugrasir. Bu aci, verili ya da populer intihar nedenlerinin aciortayindan sapma gosteren alisilmadik bir durum acisidir.

"Herkesin olume bir bakisi var. Olum gelir, senin gozlerinle bakar." (Bu iki cumle, sair intiharlarinin agir toplarindan biri olan Cesare Pavese'nin unlu dizelerinden duzyaziya aktarildi, kaynak yerine zorunlu olarak bellek kullanilinca) Pavese, olumu, insanin disinda bir bakis eylemi olarak nitelerken, bir yandan da intihar dusuncesini olum ozlemini giderme olarak algilamaktaydi. Insanin disinda olusan ve insana (canliya) donuk yok olma yazgisinin zamanca ve uzamca yerlemini ele gecirme (kendi olum anini belirleme -- bir tur oto-otenazi) firsati olan intihari yani olum ozlemini giderme eylemini bir otel odasinda gerceklestirdiginde artik yazmiyordu. Ote yandan "Benim icin baska bir cikar yol kalmamisti" diyerek yoldaslara, kardeslerine, anacigina veda eden Mayakovski, kendini son ve tek cikar yoluna teslim ederken intihari da ayri bir denklemin taraflarindan biri yapiyordu...

Neye denk olursa olsun, hic kimse Sylvia Plath kadar olmek yukleminde kisiyi edilginlikten bu denli kurtaramadi, hem de yine bir-iki dizeyle: "Olmek / bir sanattir, her sey gibi (...) Olumu bir kaza anindan ya da hastalik doneminin elinden alan yuklemi birinci tekil sahisla cekme eylemini yerine getirmekle yetindi 30 yasinda.

Burada duralim. Baska intihar, olum ozlemini giderme eylemleri ya da her neyse, baska bircok ornekte, sanatci intiharlarinda olumu bir mitos olarak bulacagiz karsimizda. Sanatcinin yaratici niteligi nasil olsa olumun gerisinde, son yapittan bir once yaratilan dizeler ya da yazilar birakacaktir. Yazi birakmamis da olsa sanatcinin yapitlarinda asgari bir olume bakis bulmak her zaman olasi. Zira, dusunulmemis intihar ancak bir kaza olabilir.

Burada bir kez daha duralim: Sanatcinin intihari ancak bir baska sanatcinin intiharina benzer. Sairler ressamlardan daha cok intihar etmis; muzisyenler romancilardan daha az intihara kalkismis olabilirler... Ama nereden bakilirsa bakilsin, sanatci intihari, gerekcesinden bicimine kadar bircok ontolojik bulguyla sarilidir. Hatta bu intihari kusatan felsefe alani az cok varoluscudur. Olumuyle isleyen bir varolus. Babasina kizip kendini olduren genc kizla Sylvia Plath'in, Hitler ile Stefan Zweig'in intiharlarini birbirlerinden ancak varolussal bir ucurum ayirabilir.

Son kez: Sanatci intihari, actigi mitos alani ve gosterdigi estetik, islevsel planla vardir. Topluca genellemenin bilinen oznesini kullanirsak, herkes sanatci gibi intihar edemez. Sanatci, vardigi toplumsal, yasamsal bilgi, yorum ve duslem birikiminin urunu olabilecek bir tema ve tavir icinde olum ozlemini giderir (Pavese), ya da yine sanat icra eder(Plath).

Sevginin ozel bir bicimi olan askin pencesindeki sanatcilarin intihar tarihi ya da sanatcilarin bir asik olarak intihar tarihi bilinenden daha da yoksul ve eger bu bir tarih kitabiysa sayfalari sanirim cok az. Ulasilabilen bir genelleme olmasa da galiba sanatcilar, ozellikle intihar eden sanatcilar gizli ask intiharlariyla gizli sayfalar acmislar bu kitapta. Ya da ask, karsiliksiz ask, kara sevda, sevgiliye gununu gosterme, terkedilme gibi nedenlerle yasamina kendi eliyle son veren ve boylelikle olum ozlemini gideren sair, yazar, sanatci hemen hemen hic yok gibidir. Neden mi? Belki de elimizdeki "sanatcilarin intihar tarihi", bilincli olarak oznel davraniyor. Bir anlamda kolluyor sanatciyi. Zira, genelgecer intiharlarin cogunda ask intihari basi ceker gorunmekte. Yazardan (author) siyrilip kahramanlarina baktigimizda ask intiharlarinin sikligi dikkat cekici. "Yaratinin yarattigina yakistirdigini genellikle yapmamasi durumu" denilebilecek bir olguyla aciklanabilir "sanatcinin asik olarak intihari"... Gerekcesi bilinmeyen ya da hic anlasilmayan intiharlarin ardindan, onlarin icimize saldigi kusku durumunu serinkanlilikla karsilamak gerekir. Izlenmesi gereken daha cok, muntehiri bu intihara surukleyen kuskulardir.

Ask intiharlarinin, bilgi ve deneyimler sonucunda, sanatcinin harci olmadigina karar verilebilir.


Cogito, Sayi:4, Bahar 1995

Oneri,katki ve elestiri

Yakamoz