“BULANTI” NIN MIRASÇILARI BIZLERIZ

 

ALAIN ROBBE - GRILLET

Çeviren: Nilüfer Kuyas

Bulanti'yi ilk çiktiginda okumadim (oysa, yasim on altiydi, okuyabilirdim); birkaç yil sonra, savasin hemen ertesinde okudum. Olasidir ki, beni de bir roman yazma girisimine iten o sinsi dürünün kaynaginda bu kitap vardi; belki iki ya da üç baska kitapla birlikte, Dava gibi, Nadja gibi.

Annem ve babam “sagdan”di, yani düzen ve denge rejimlerinin, geleneksel degerlerin tarafindaydilar. Bu aydin aile için savasin sonu, büyük yikimlarin, kanli taskinligin, güven verici bir dis-yüzün ardinda gizlenebilen (belki her her zaman gizlenen) adlandirilamayacak korkunçluklarin kesfedilmesi demekti. Bulanti, açilmis olan bu çöküntüyü daha da genisletti. Nerede olursak olalim, usçulugun ve rahat gerçeklerin (bizi ayni zamanda hem koruyan hem de tutsak eden dünya düzeninin) cilasini biraz kazimamiz yeterlidir: anlamlarin ve yasalarin güzel yapisi ansizin bir gösteris oldugunu ele verir; korkunun üzerine, endisenin üzerine, umutsuzlugun, çilginligin üzerine göz boyamak için resimlenmis sofuca bir yalandir bu.

Heidegger'de oldugu gibi Freud'da da birbirinin karsiti olan iki kelimeyi (garip ve alisilmis) burada yeniden ele alirsak, giderek iki tür roman bulundugunu kavrariz: bir yanda dünyanin alisilmisligini yeniden kurmakla yetinen romanlar, ki bunun en iyi örnegi, kuskusuz Balzac'tir. Bu romanlar yerlesik düzenden, hümanist bilinçten, sinanmis gerçekten, sagduyudan yanadirlar. Öte yanda ise, dünyanin garipligiyle, yabansiligiyla ilgi!enen romanlar; yikimlara, hayaletlere, saptirilmis anlamlara.. bilinçdisina, özgürlüge yönelenler; yani o zamanki görüsümle, Lewis Car-roll ya da Raymond Roussel.

Bulanti, yerine baskasinin geçemeyecegi bir ani canlandirir: içimizden birisi (Antoine Roquentin) yukarida tanimlanan ilk evrenden Ikincisine dogru kaymaktadir. Günlük yasantisinin alisilmis çevresine iyice kök salmis olduguna inanan Roquentin, varliginin belirleyici bir iki günü içinde baska bir gerçekligin bilincine varir. 0 zamana kadar, aliskanliklarin ve buyruklarin dokusu ardinda gizlenmis olan bir gerçekliktir bu. Dünyadaki sürekligin hemen her yerinde gedikler ve çatlaklar görülmeye baslar ve daha görüldükleri anda karsi konulmaz bir uzanim kazanip, giderek nesnelerin, tavirlarin ve sözlerin bütün varolus nedenlerini yikarlar.

Küçük tasra kentinin parçalanmis yol taslari arasindan az sonra igrenç yaratiklar belirir, tipki kabuslardaki gibi Kendisi de tam aklini yitirmek üzereyken saglam bir yere tutunmaya çabalar. Roquentin. Ve seçtigi çare, Eugenie Grandet'yi bastan okumaktir. Çünkü bilindigi gibi, gerçekçi türün özellikle betonlasmis bir örnegidir bu roman.

Ama Balzac'in kapagi kapanir kapanmaz bulanti onu yeniden yakalar. Beyninde yerlesmis olan bütün eski gerçek anlayislari, aslinda yok olmuslardir: özgür bir bilinç haline gelmek üzeredir. Varolussal özgürlüge varabilmek için ödenecek bedel, dünyanin bütünüyle yabanci oldugunu yürek korkudan daralincaya kadar duymaktir, der Heidegger.

Bununla birlikte, Roquentin'in çevresindeki insanlar engelin öbür tarafinda kalmisa benzemektedirler: bunlar “reziller”dir. Önemle belirtelim ki, o devrin Sartre'ina göre bu tür bir sövgü, Bouville'in büyük burjuvalari kadar, ilimli sosyalist militanlar için de geçerliydi. Zira her iki kesimin de ortak yönü, uçurumu görmemek için gözlerini kapamalaridir. Özgürlük ancak her sey anlamini yitirdigi zaman ortaya çikabilir; çünkü anlam, ne tur olursa olsun, yalnizca ideolojik bir kabuktur.

Sonra savas çikageldi. Bu siralarda Les Chemins de la Liberté (Özgürlügün Yollari) adli büyük roman dizisine baslayan Sartre, sanki ayni adam degildir artik: bir yeni yetmenin atesliligi ile “rezillerin” safina katilmistir. Sahildeki çakil tasi, “autodidacte” in eli, kestane agacinin kökü, artik ona yaniti olmayan sorularini sormazlar. Yeni ve hümanist gerçekler yerlesmistir bilincine: sinif mücadelesi, fasist tehlike, Üçuncü Dünyada açlik; edebiyatin, proletarya hizmetine girmesi. Akil çagina ulasmistir gerçekten de Sartre.

Daha ilk sayfalarda bizi büyük bir saskinlik beklemektedir; gerçekligin bütün “seyirtileri” tam takim hazirdir: simgesel kisiler, tiplestirilmis durumlar, anlam yüklü konusmalar ve dahasi, idealist islevini Sartre'in bizzat vurguladigi tarihsel geçmisin kullanilmasi (Eugénie Grandet, neredesin!)

Sartre'i birkaç yil sonra, 1963'de, Nathalie Sarraute ile birlikte Leningrad'da yeniden buldum. Hala Jdanov'cu kalabilen ideologlarin karsinda, 0 zaman resmen Yeni Roman'in savunmasini üst1enmisti. Gerçek mirasçilarinin (Bulanti'nin mirasçilarinin) bizler oldugunda israr ediyor, kendisinin de yanlis yolda oldugunu fark ettikten sonra dörtleme romanini yarida biraktigini söylüyordu. Varolussal yazin ve özgürlük, bu bizlerdik

 

Felsefe Yazilari, Yazko Yayinlari 2. Kitap

Sayfa: 143-145

1982

 

Öneri, katki ve elestiri

Cogito