BILISSEL ILETISIM

Cemal Yildirim

Dil degisik islevlerle yuklu bir iletisim aracidir. Dili olusturan sozcukler anlam tasiyan, ya da, kullanim baglamina gore anlam kazanan simgelerdir. Sozcuklerle kurulan tumceleri ise kabaca "duygu-yogun" ve "bilis-yogun" diye iki kumede toplayabiliriz. Birinci kumede ornegin, "Cocugumu gorunce dunyalar benim oldu!", "Ne buyulu sey bu tepeden tirnaga cicek acmis agac!", "Iki yuzluluk tiksindiriyor beni!", "Tanri askina, vazgec bu sevdadan."… gibi sevinc, kizginlik, urperti turunden ruhsal cosku veya tepkileri aciga vuran ifadeler; ikinci kumede, "Dunya yuvarlaktir.", "Hava bulutlanmadikca yagmur yagmaz.", "Teyzem annemin kiz kardesidir.", "yasamda en ustun deger erdemdir.", "Evren temelde ruhsal bir varliktir.",…gibi sav iceren tumceler (onermeler) yer almaktadir.

Duygu-yogun tumceler belirgin bir sav icermediginden dogru ya da yanlis nitelemesine elvermez; o nedenle, felsefecilerin, bu arada ozellikle mantikci empiristlerin gozunde bilissel anlamdan yoksun ifadelerdir. (Bu kumeye, 'Askerlik kutsal bir gorevdir!', "Buyuklerini sayacak, kucuklerini seveceksin", "Odevini yapmadan oynamaya cikamazsin!"… gibi baglayici veya yonlendirici tumceleri de koyabiliriz) Bilissel anlamda bunlarin dogruluk degerinden soz edilemez. Yukarda verdigimiz orneklerden gorulebilecegi gibi "bilis-yogun" dedigimiz tumceler olgusal icerik yonunden birbiriyle olcusturulemez farklilik icindedir. Nitekim, dogrulanabilirlik olcutune vurdugumuzda, sav icerikli tumcelerin dort kategoriye ayrildigini gormekteyiz:

1. Olgusal onermeler (dogrudan ya da dolayli olgusal yoklanmaya elveren (a posteriori) onermeler);

2. Analitik onermeler (dogrulugu tumcenin kurulus bicimine ya da icinde gecen sozcuklerin anlam ilskisine bagli (a priori) onermeler);

3. Deger yargilari (dogrulugu anlam olcutlerini de gerektiren onermeler);

4. Metafiziksel onermeler (dogrulugu olgusal yoklanmaya elvermeyen onermeler).

Bu yazinin amaci bilimsel iletisimin araclarini olusturan bu onerme turlerini gozden gecirmek, bilgi kavraminin mantiksal cozumlemesi icin on belirlemeleri yapmaktir.

Olgusal onermeler dunyaya iliskin deneylerimizi sav biciminde dile getiren tumcelerdir. Bunlar, "Dunya yuvarlaktir," gibi tekil ya da , "Tum gezegenler gunes cevresinde eliptik yorungeler cizerek devinir," gibi tumel yapida olabilir. Olgusal onermelerin ayirici ozelligi dogruluk degerlerinin gozlem veya deney verileriyle (en azindan ilkede) yoklanabilir olmalaridir. Baska bir deyisle olgusal onermeler dogrulanabilecegi gibi yanlislamaya da aciktir. Kepler'e gelinceye dek goksel nesnelerin devinimlerinin cembersel oldugu soz goturmez bir inancti. Oysa bilimsel gozlemler, Kepler'in de beklentisinin tersine, devinimin cembersel degil eliptik oldugunu gostermistir. Olgusal onermelerin bir baska ayirici ozelligi de ne dogru olduklarinda dogruluklarinin, ne yanlis olduklarinda yanlisliklarinin mantiksal bir zorunluk olmadigidir. Ornegin yapilan tum gozlemler dunyanin yuvarlak oldugunu gostermistir. Ama bunda mantiksal bir zorunluk yoktur; dunya yuvarlak degil bir baska bicimde olabilirdi. Bu su demektir: dogrulugu ne denli kanitlanmis olursa olsun olgusal bir onermeyi celiskiye dusmeden yadsiyabiliriz. Oysa analitik onermeler icin ayni seyi soyleyemeyiz.

Analitik onermeler olgusal icerikten yoksun, dogruluk yoklamayi deneyime bagli olmayan tumcelerdir. Ornek olarak su tumceyi alalim: "Tum anneler kadindir." Bu tumce dogru bir sav, annelerin kadin oldugu savini dile getirmektedir. Ne var ki, tumcenin dogrulugu tanimsaldir; "anne" ve "kadin" sozcuklerinin anlam iliskisine baglidir. "Anne" sozcugunun anlami "kadin" sozcugunun anlamini icerdiginden, bir kimseye "anne" diyorsak o kimseyi tanim geregi kadin kabul etmisiz demektir. Oyleyse, anneler kadindir savi bize bir sey ogretmemektedir. Savin dogruluk degerini saptamak icin bir sozlukte, "anne" sozcugune bakmamiz yeterlidir. Ayni sekilde, "Kirmizi olan bir sey renklidir", "3+5=8", "Her sey kendisiyle ozdestir," gibi tumceler de analitik onermelerdir. Analitik onermeler dogrulugu zorunlu onermelerdir; bir sey kirmizi ise ona renksiz, bir sayi 3+5 ise ona 8 degil, bir kimse anne ise ona kadin degil diyemeyiz. Dersek, celiskiye dusmus oluruz.

Gozden kacmamasi gereken bir nokta, analitik onermelerin kimi baglamlarda olgusal onerme veya deger yargisi imis gibi kullanilmaya elvermeleridir. Ornegin, "Insan tum davranislarinda bencildir" tumcesi, siradan kullanimiyla olgusal bir sav dile getirmektedir. Ama savi ileri suren kisinin "bencil" sozcugu ile "insan davranisi" ifadesi ozdes anlamda kullanmasi durumunda tumce analitik bir onermeye donusur. Kuskusuz, ozverili davranis ornekleri gosterilerek buna karsi cikilabilir; ancak karsi ciktigimiz kisi tutumunda israr edebilir, ozveri gorunumu veren davranislarin da aslinda bencil oldugunu soyleyebiliriz. Yine, deger yargisi izlenimi veren analitik onermelere de ornek verebiliriz. Umarsizlik icinde biri, "Bu durumda ben ne yapmaliyim?" diye sorsa, karsisindeki de ona "Dogru olani yapmalisin" dese, verilen yanitin yol gosterici oldugu ya da bilgi ilettigi soylenebilir mi? Soylenemez, cunku "Dogru olani yapmalisin!" dese, verilen yanitin yol gosterici oldugu ya da bilgi ilettigi soylenebilir mi? Soylenemez, cunku "Dogru olani yapmalisin" tumcesi "yapman gerekeni yapmalisin" demekten ileri bir sey dile getirmemektedir

Deger yargilari cozumlemeye kolayca elvermeyen daha karmasik onermelerdir. "Komsum iyi bir insandir," tumcesi "Dunya yuvarlaktir" tumcesi gibi sav iceren bir tumcedir; ancak ikisi arasinda onemli bir fark vardir. "Dunya yuvarlaktir," salt betimleyici bir tumcedir; oysa "Komsum iyi bir insandir," tumcesi, deger yuklu bir betimlemedir. "Yuvarlak" teriminin anlami kullanim baglamina gorecel degildir. Verilen bir nesne bicimsel olarak ya yuvarlaktir ya da degildir. Yuvarlak bier nesneyi baska bir bicimde betimleyen biri cikabilir, kuskusuz. Ama bu bir muziplik degilse, sozcuge degisik anlam verme ya da nesneyi degisik algilamadan kaynaklanan bir yanlisliktir; nesnel verilere gidilerek duzeltilebilir. Oysa, benim "iyi" dedigim komsuma bir baskasi "kotu" diyorsa, aradaki anlasmazlik yalnizca gozlemlere basvurarak giderilemez. "Iyi" sozcugu betimleyici olmanin otesinde deger tasiyan ya da yukleyen bir sozcuktur; kullanim baglamina ya da kullanan kisinin tavir ve anlayisina gorecel bir anlam tasir. "Iyi", "guzel", "cirkin", "hakli", "haksiz", "suclu", "durust" gibi deger yukleyici sozcuklere yer veren sav veren icerikli tumcelere "deger yargilari" diyoruz. Bir deger yargisinin dogruluk degeri icinde gecen deger yukleyici sozcugun anlamina baglidir. Ne var ki, burada anlamin cok yonlu olmasindan kaynaklanan bir gucluk vardir. Ornegimize donelim: iyi komsu kimine gore kendi halinde, kimseyi rahatsiz etmeyen; kimine gore kolayca yonlendirilebilen , dahasi aldatilabilen; kimine gore ise guvenilir, durust, iyilik sever biridir. Deger yargisinda vurgulanan ozellik ya da ozellikler kisilerin beklentilerine, paylasilan alt-kultur normlarina gore degisir. Oyleyse, komsum iyi bir insandir, ya da komsum kotu bir insandir gibi bir yarginin dogruluk degerini yalnizca gozlem verilerine giderek belirlemeye olanak yoktur. Kuskusuz, bir deger yargisi uzerinde ortaya cikan anlasmazliklari gidermek kolay degildir. Yukarda da degindigimiz gibi bir deger yargisinda ongorulen olcutler cogu kez kisinin yerlesik beklentilerine, kulturel kosullanmarina, dahasi yasanilan donemin begeni ve ozentilerine baglidir. Deger olcutlerinde az ya da cok uyum icinde olmayan kisilerin herhangi bir nesne, yapit, davranis ya da gelismeye iliskin, gozlemleri farkli olmasa da, deger yargilarinda anlasmalari beklenemez. (Yasadigimiz yorede, ornegin, ava her ciktiginizda birkac keklik ya da tavsanla donen kisi iyi avcidir; ona bir tur efe gozuyle bakilir. Oysa, cevre duyarliligi icinde olan esim ve benim icin onlar en azindan acimasiz, sorumsuz kisilerdir.)

Metafiziksel onermeler. Cogu kez anlami bulanik, dogruluk degeri olgusal yoklanmaya elvermeyen sav icerikli tumcelere "metafiziksel onermeler" diyoruz. Ornegin, "Evrende tum olup bitenler 'Tanri' denen zaman ve uzay otesi yetkin bir gucun eseridir," tumcesi bu turden gizemli bir onermedir.

Bilindigi gibi metafizik, ozellikle klasik felsefede baskoseyi tutan bir calisma, gercekligi temel ilkeler cercevesinde kavrama arayisidir. Sozcuk anlamiyla "metafizik" fizik otesi demektir. Her donemde evrenin yapisina, insanoglunun evren icindeki konum ve bilgisine iliskin sorular filozoflarin ugras konusu olmustur. Bu yolda olusturucu aciklayici dizgelerin, duygusal doyuruculugu ne olursa olsun, bilissel yeterliligi surgit tartisilmis, tartisilmaktadir. Oyle ki, yuzyilimizin ilk yarisinda ozellikle mantikci empiristlerin metafizigi tumuyle anlamsiz sayma yoluna gittiklerini biliyoruz. Gunumuzde metafizige daha ilimli bir gozle bakilmasina karsin, kimi saygin dusunur ve bilim adamlarinin kusku, dahasi kucumseme iceren olumsuz bakislarina bugun de tanik olmaktayiz Gercekten sorulabilir, hicbir sekilde olgusal yoklanmaya elvermeyen bir sava "bilissel onerme" diyebilir miyiz?

Burada ince bir ayirima gidilebilir. Sorgulanan, hic degilse bizim sorguladigimiz, metafizigin entelektuel bir etkinlik olarak degerinden cok, arastirma alanini sinirli ve yuzeysel buldugu bilimi asma, bilimsel yontemle ulasilmaz saydigi "asil gerceklik"i salt akil ya da sezgiyle kavradigi savi, zaman zaman sergilenen "gerçek bilim olma özentisidir. Bu yaklasim icinde olusturulan idealist, materyalist, monist, vb ogretilerin birer spekulatif dizge olma, duskunlerine duygusal bir doyum, kimi kez bir ideoloji saðlama disinda "bilgi" ya da "bilissel aciklama" diyebilecegimiz bir seyin ortaya konduguna ornek gosterilebilir mi? metafizigin hangi onermesine savlandigi gibi "tum diger bilgilerin kusku goturmez temel ilkesi" diye bakilabilir? Metafizik onermeleri tumuyle anlamsiz, bos veya gecersiz sayanlara katilmiyoruz. Ancak, "asil gercek" denen gizemli seye deneyimlerden arinmis salt akil ya da sezgiyle ulasilabilecegi gorusunu de paylasmiyoruz. Deneyimden tumuyle bagimsiz bir matemetik varsa, oyle bir matematigin totolojik bir simge olma otesinde ne gibi bir degeri olur?

Metafiziksel onermelere donelim. Spinoza'nin monizm'in gercekligin bir tek ozdekten, Leibniz'in monadolojisi gercekligin sonsuz denebilecek sayida ozdekten olustugu savini icermektedir. Peki, birbirine ters dusen bu iki ogretiyi olgusal olarak yoklamaya olanak yoksa, secimimiz neye dayanacaktir? Birine "yanlis", digerine "dogru" diyemiyecegimize gore, butur savlari bilissel anlamli onermeler kumesine koymanin gerekcesi ne olabilir?

Bu soruya doyurucu olmasa da soyle bir yanit verilebilir: Gunluk iliskilerimizde, dahasi bilimde bile, gecerligi yoklanmaksizin kullanilan pek cok kavram ve varsayimlar vardir. Mantikci empiristlerin kati olgusal yoklama olcutune uyarak dusun etkinligimizi bu tur kavram ve ilkelerin islevinden yoksunlastirmak dogru mudur? Kaldi ki, metafizik kimi filozoflarin da belirttigi gibi degisik kultur donemlerine ozgu temel varsayimlara aciklik kazandirmaya, ya da, sadece dunya gorusumuzu yapisal acidan betimlemeye yonelerek onemli bir islev yuklenebilir. Ama yine de sorulabilir. Islevi oylesine sinirlanan bir metafizik, metafizik olarak kalir mi? Yoksa, bir tur mantiksal cozumleme yontemine mi donusur?

Sonuc: Bu yazida "onerme" dedigimiz sav icerikli degisik tumce turlerini gozden gecirdik. Saptamaya calistigimiz baslica noktalari soyle siralayabiliriz:

(a) Verilen bir onermenin dogruluk degerini belirlemek icin oncelikle o onermenin hangi turden (olgusal mi, analitik mi, deger yargisi mi, yoksa metafiziksel mi) oldugunu bilmek gerekir.

(b) Olgusal ve analitik onermelerin dogruluk yoklamasinda onemli bir gucluk yoktur. Olgusal onermeler betimleyici turden ise dogrudan gozlem verilerine gidilerek, hipotez niteliginde ise cikarsanan "ondeyi" dedigimiz sonuclarin gozlem verileriyle karsilastirilmasiyla yoklanir. Analitik onermelerin dogrulugu tanimsal oldugundan, onermede gecen sozcuklerin anlam iliskisini bilmek dogruluk yoklamasi icin yeterlidir.

(c ) Dogruluk yoklamasinda gucluk deger yargilariyla metafiziksel onermelerde kendini gostermektedir. Deger yargilari az ya da cok olgusal icerikli olmakla birlikte, salt gozlem verilerine gidilerek yoklanamaz. Bunun icin oncelikle onermede gecen deger yuklu sozcugun kullanim baglamindaki anlamini olcut ya da olcutlere indirgemek gerekir. Metafiziksel onermelere gelince, olgusal yada tanimsal hicbir yoklanmaya elvermeyen bu onermelerin bilissel anlamli olup olmadigi bugun de tartisma konusudur.

Bilissel iletisimde onemli yer tutan bilginin kavramsal cozumlenmesini bundan sonraki yazimiza birakiyoruz.

Felsefe Tartismalari, 19. Kitap, Nisan 1996


Oneri, katki ve elestiri

Cogito

Ana Sayfa